Dernek Başkanı Doç.Dr. Bünyamin Aydemir, sanatın farklı sesleri ve farklı düşünceleri bir araya getiren en önemli iletişim kanallarından biri olduğunu, buna karşın sanat camiasında belli bir kesimin yıllardır kendileri gibi düşünmeyenlere karşı ürkütücü boyutlara ulaşan bir şeytanlaştırma ve düşmanlaştırma çabaları güttüğünü söyledi.
Katıksız kötülük, örgütlü hınç
Bu türden çabalara şimdi de Erkan Oğur’un maruz bırakıldığını belirten Aydemir, “Bu kesim taciz, mahalle baskısı ve linç kültürü ile beslenmekte, kendisi dışındaki herkesi ve her kesimi dışlamak, ötekileştirmek ve aşağılamakla tehdit etmektedir” dedi.
Böylesi bir kötücül durumun özellikle sanat camiasında daha baskın olarak yaşandığını dile getiren USAP Başkanı Aydemir, bunun adının hazımsızlık, katıksız kötülük, örgütlü hınç, yobazlık, ideolojik fanatizm ve patolojik kıskançlık olduğunu söyledi.
Baskı ve sansüre maruz bırakıyorlar
Doç.Dr. Aydemir, sanatın ve bu ülkenin değerlerini içselleştiren tüm sanatçı ve sanat kesimlerini böylesi çirkinliklere ve insanlık dışı tutum ve davranışlara karşı tepki vermeye ve ses çıkarmaya davet ettiklerini belirterek, “Bu kesim bir çete mantığıyla hareket etmektedir. Hedefe koydukları kişi ve kurumları korkutarak ve sindirerek kıpırdayamaz ve iş yapamaz hale getiriyorlar. Bunu sosyal medya başta olmak üzere her türlü medya kanalını kullanarak yapıyor ve kendi ideolojik sapkınlıklarını bu kanallar üzerinden tüm sanat kesimlerine dayatıyorlar. Kimse korkusundan kendi düşüncesini açıklayamaz oldu. Korkunç bir baskı ve sansür var. Kimse özgürce hareket edemiyor. Ya onlardan olmak zorundasın ya da düşmansın, şeytansın! İroniye bakın ki, bu baskıcı ve sansürcü zihniyet iktidarı aynı kelimelerle yaftalamaya çabalayıp imaj çarpıtmasında bulunuyor” diye konuştu.
Bu arada sanatçı Erkan Oğur’un İbrahim Kalın’ın parçasına eşlik etmesinden dolayı özür dileyip, “bu benim hatam” diyerek baskılara boyun eğmesini hayretle ve esefle takip ettiklerini de dile getiren USAP Başkanı Doç. Dr. Bünyamin Aydemir, bunu kişilik sorunu olarak gördüklerini söyledi. Aydemir, “Psikianaliz alanına yeni bir pisikoz tanımı eklenmiş olsa gerek. Muhtemeldir ki, bundan sonra yaşanacak benzer durumlar için “Erkan Oğur psikozu” adlandırılması kullanılacaktır. Zira Erkan Oğur’un linçe ve mahalle baskısına böylesi bir boyun eğişi gerçekten de kendine münhasır bazı psikoz özellikleri barındırmaktadır” dedi.
Doç.Dr. Aydemir, İbrahim Kalın’ın sözü edilen çalışmasından Erkan Oğur’un sözde katkısını geri çekmesini beklediklerini de sözlerine ekleyerek şöyle konuştu: “Bu olay bu haliyle de tarihe geçmiştir. Lakin bu kadarıyla kalmamalıdır. Bir karşılık verilmelidir. Herkes hakkettiği değeri ve karşılığı almalıdır. Ki, tarih bunu da yazmalıdır”.