Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu bölgedeki terör örgütlerinin ilk hedefi Türkiye´dir. Çünkü Türkiye ayrım yapmaksızın tamamına aynı şekilde yaklaşmakta, aynı kararlılıkla mücadele yürütmekte
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün 8. Büyükelçiler Konferansı´na katılan büyükelçiler onuruna Cumhurbaşkanlığı Külliyesi´nde yemek verdi. İstanbul´daki canlı bomba eyleminde ölenlerin yakınlarına Allah´tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Erdoğan´ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
FARK YOK: Bu hadise bir kez daha millet olarak terör ve terör örgütleri karşısında tek yürek, tek vücut olmamız gerektiğini göstermiştir. Türkiye´nin terörle mücadele konusundaki kararlı ve ilkeli duruşu sonuna kadar devam edecektir. Bizim için DAEŞ, PKK, PYD, YPG, DHKPC, MLKP, adı veya kısaltması ne olursa olsun bütün terör örgütlerinin bir diğerinden farkı yoktur.
İLK HEDEF TÜRKİYE: Dikkat ederseniz bu bölgede faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin ilk hedefi Türkiye´dir. Çünkü Türkiye ayrım yapmaksızın bunların tamamına karşı aynı şekilde yaklaşmakta, aynı kararlılıkla mücadele yürütmektedir. Açıkça soruyorum. Dünyada DAEŞ denilen terör örgütüyle Türkiye´den daha kararlı bir şekilde mücadele yürüten ve bizim kadar bedel ödeyen başka bir ülke var mıdır?
TEYAKKUZ HALİNDE OLUN: Aynı şekilde bölücü terör örgütüyle mücadelemizi de kararlılıkla ve fedakarlıkla yürütüyoruz. Ama bunu bile anlamamakta direnen birileri var, ülkeler de var. Bu çerçevede siz kıymetli büyükelçilerimizden bölücü terör örgütü faaliyetlerine karşı teyakkuz halinde bulunmanızı bekliyoruz. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere terör örgütü ve müzahir kuruluşlarının etkinliği olan yerlerde biz de devlet olarak çok daha güçlü bir çalışma ortaya koymak mecburiyetindeyiz.
BU MANDACILIKTIR: Kendilerine güya akademisyen ve araştırmacı unvanı yakıştırmış bir güruh çıkıyor. Terör örgütünün eylemlerine karşı vatandaşlarını ve topraklarını savunan devletimize dil uzatıyor. Neymiş efendim, hak ve özgürlükler ihlal ediliyormuş. Evet, terör örgütünün eylemleri yüzünden bölgede yaşayan milyonlarca vatandaşımızın hak ve özgürlükleri ihlal ediliyor. Ama bu ihlali yapan devlet değil, terör örgütünün ta kendisidir. Gelişmeleri takip etmek üzere yabancıları ülkemize davet ediyorlar. Bunun adı müstemleke zihniyetidir, mandacılıktır. Türkiye bu zihniyetin ihanetiyle 100 yıl önce de karşılaştı. Çoğu maaşını devletten alan, bu devletin kimliğini, pasaportunu taşıyan, ortalamasının üzerinde refah seviyesine sahip sözde aydınların ihanetiyle karşı karşıyayız.
KARANLIK VE CAHİLSİNİZ: Bugün Türkiye´nin sorunu, dünyada pek çok ülkenin de bizar olduğu terör sorunudur, Kürt sorunu değildir. Ey aydın müsveddeleri siz karanlıksınız, karanlık, aydın filan değilsiniz. Sizler güneydoğunun, doğunun adresini bilemeyecek kadar karanlık ve cahilsiniz. Ama oraları bizler kendi evimizin adresi, yolu gibi çok iyi biliriz. Hükümetimize, ilgili tüm kurumlarımıza çağrıda bulunuyorum. Bu devletin ekmeğini yiyip de bu devlete düşmanlık eden herkes hiç vakit kaybedilmeksizin, en kısa sürede hak ettiği cezaya çarptırılmalı. Ne okulda, ne hastanede, ne adliyede, ne emniyette, ne maliyede, ne tarımda, hiçbir kurumumuzda ülkesinin bütünlüğüne, milletinin birliğine karşı tavır içinde olan kamu çalışanı olamaz.
CHOMSKY´Yİ DAVET EDİN: Bu şekilde düşünen yabancı akademisyenlere benim bir teklifim var. Kendilerini Türkiye´ye davet ediyorum. Öyle Türkiye´deki sorunun devlet tarafından hukukun çiğnenmesi mi, yoksa terör örgütünün vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini gasp etmesi mi olduğunu bizzat görsünler. Mesela ABD Büyükelçimiz, daha önce de Türkiye´nin terör örgütüne yönelik operasyonlarıyla ilgili açıklama yapan Chomsky´yi davet etsin. Gerçekleri bu akademisyen sıfatlı, beşinci kol elemanları aracılığıyla değil, kendi gözleriyle görsün. Ne bölücü terör örgütü ne onun güdümündeki siyasi parti ne aynı çizgide duran sözde STK, ne de kendilerine akademisyen diyen güruh türünden kesimler Türkiye´nin muhatabı değildir, olmayacaklardır. Muhatabımız sadece ve sadece milletimizdir. Bizim için terör örgütü mensupları neyse onların ağzıyla konuşanlar da aynıdır.
"PARALEL´İN OKULLARI MİLLETİN MALIDIR"
"Paralel Devlet Yapılanması´nın (PDY) kurduğu okullar, geliştirdiği ticari ilişkiler, kendilerinin malı değildir. Bunların hepsi bu milletin ve bu ülkenin imkanlarıyla tesis edilmiştir. Bu değerlerin yok edilmesi yerine asli sahibi olana ülkeye ve millete kazandırılması yönünde gayret sarf etmeliyiz. Okullar konusunda Milli Eğitim Bakanlığımız bünyesinde kuruluş hazırlıkları başlatılan Maarif Vakfı´nın hayata geçmesi biraz gecikti. Farklı vakıflar da bu konuda hizmet vermeye hazır hale geliyor. Bunun için gerekli kanun yürürlüğe sokulmalı. Afrika, Balkanlar, Kafkasya başta olmak üzere PDY bünyesinde gözüken, ama aslında milletin malı olan okullara süratle sahip çıkılmalı."
Erzurum
22.11.2024