Seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra AK Parti siyasetinden genel merkez marifetiyle soyutlanan eski AK Partili siyasi aktörler şimdilerde “ben demiştim” klişesine sarılmaya başladılar. Arabanın tekeri kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur derler.
Neymiş efendim; aday tercihleri hatalıymış, teşkilatlar içinde adam kayırmacılık varmış ve partililer birbirinin kuyusunu kazıyormuş.
Evet belki bir nebze doğruluk payı var ama efendiler siz değil miydiniz bu adayların peşinden el pençe divan duran. Daha önce neden konuşmadınız da şimdi konuşuyorsunuz.
Ayrıca bu seçmen tepkisi doğrudan adaylarla ya da teşkilat içi çekişmeyle alakası yok. Çünkü siyasi parti içerisinde makam mevki çekilmesi olur. AK parti içerisinde de iktidar partisi olması nedeniyle teşkilat içi kayırmalar normal olarak hep vardı. Ama AK parti yine de kazanıyordu.
Yani efendiler, AK parti sizi aday göstermedi diye başarısız olmadı.
Ya da sizi MYK’ya almadığı için başarısız olmadı.
Değil siz, sizin feriştahınız olsaydı bu tablo değişmeyecekti.
Boşuna kendinize pay çıkartmayın.
Ne derler eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.
AK parti kaybetti.
Çünkü ekonomi çok kötü.
İnsanlar bugün en temel barınma ve beslenme ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyorlar.
AK Parti’nin vaadi neydi?
Faiz artmayacak, döviz artmayacaktı.
Peki ne oldu?
Döviz genel seçimden sonra neredeyse iki katına, faizler ise neredeyse yedi katına çıktı.
Yani Heterodoks politikalardan neo liberal politikalara epistolomojik kopuş seçmenin tepkisiyle karşılaştı (!)
AK Partinin buradan çıkartacağı tek çatı sonuç var.
İktidarına devam etmek istiyorsa ekonominin rasyonel zemin üzerinde düzelmesi gerekiyor.
Ekonominin düzele bilmesi elbette “bağımsız bir merkez bankası idaresini” “hukuk devleti ilkesini” “liyakata bağılı idari yönetim” gibi bileşenleri de kümülatif olarak zorunlu kılıyor.
Sonuç olarak Ak parti öncelikle devlet politikalarında reform yapmalı.
Elbette bu reforma karşı direnen partili derebeyleri olacaktır.
AK Parti siyasi reformlarla ben demiştimci bu derebeylerinden kurtulmalı.
AK Partinin önünde erken seçim taleplerinin gölgesinde de olsa en az üç sene daha var. Ülkenin siyaseten aksayan yönlerine cesaretle ve kararlılıkla neşter vurulursa ve düzeltebilirse ödünç oylar geri kazanılabilir.
Bunu yaparken AK Partinin önünde ki en büyük engel ise dünün aktif AK Partilisi olup da durumundan kendi yokluğuna vazife çıkartan bugünün “ben demiştimci” eski siyasetçiler olacak.