* *Zira zulmün sonu, onlar için de başkaları için de hezimettir. Mesela, bu zulümlerden dolayı bir fay kırılması olursa, bir sürü masum insan da ölür. Yüreğim ağzıma geliyor her zaman; Marmara böyle kırılmaya müheyya faylar üzerinde duruyor. O faylar, üzerinde atom bombaları patlatmanızla değil de zulüm bombaları patlatmanızla kırılabilir; hafizanallah, Sakarya zelzelesine rahmet okutturacak hadiselere sebebiyet verebilir.
*Evet, bir 3. Dünya Savaşı endişesi taşıyorum. Çünkü her şeyin menfaat üzerine döndüğü ve o menfaatlerin paylaşılamadığı bir dünyada bir ortak nokta, bir fasl-ı müşterek üzerinde anlaşmak çok zordur. Şayet biri ?Benim hakkım yendi!? diyorsa, diğeri haksızlık yapıyorsa, öbürü kendi haklarının ötesinde haklar peşinde koşturuyorsa, ortak bir paydada nasıl buluşulacak ki?!. Hafizanallah, bir yanda Allah´tan uzaklaşmış, Peygamber´den cüdâ düşmüş, İslamiyet´e sadece şekil nazarıyla bakan insanlar, diğer tarafta ise, bütün bunları hiç bilmeyen kimseler varsa, böyleleri için fasl-ı müşterekler, ortak paydalar bulmak çok zor olacaktır.
*Çevremizdeki problemli nice ülke arasında mesela Suriye´yi düşününüz. Bazı kimseler oradaki çıkarlarını, problemlere ve komplikasyonlara sebebiyet verecek yolda yürümekte gördüler. Hesaplarını, bir dönemde el ele tutup ?Yaşasın falanlar, filanlar!? dedikleri insanı/insanları bertaraf etme üzerine yaptılar. O bertaraf edilirse, İslam dünyasında kendi popülaritelerini yükselteceklerini, parmakla gösterileceklerini, haklarında ?Baksanıza, bir yerdeki düzeni Sünnî düşünce adına değiştirdi!? deneceğini ümit ettiler. Bir dönemde beraber el kaldırdılar, alkış tuttular, ?Çok yaşayın sizler!? falan dediler, diğerleri de onlara ?Siz de yaşayın!? dediler; fakat sonra ?Onlara ölüm!? deyip ölümleri adına ferman kestiler.
*Hâsılı, ibadetlerimizdeki ihmallerin yanı sıra, kendi içimizdeki boğuşmalar, işgaller, tahakkümler, tasallutlar ve tagallüpler değişik musibetlere birer çağrıdır. Allah Teâlâ, bunları yapanlara basiret ihsan ederek onları da zulümden ve haksızlıktan vazgeçirsin!