MHP Genel Başkan yardımcısı Semih Yalçın´ın bekayı soran gazetecilere cevabı;
Haber Türk´te Altaylı bekaya ne oldu, niye konuşulmuyor diyor. Geçen hafta da Hürriyetin bir yazarı bu sorunun cevabını merak etmiş.
Kendilerine hatırlatalım; Milli Mücadele döneminin tanımıyla ifade etmek gerekirse ?Tam bağımsız Türkiye? kavram ve idealinin yakın tarihimizdeki her dönemde bir beka sorunu olmuştur.
Aziz Atatürk, ?Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.? derken Türkiye´nin bekasını kastetmiştir.
Burada altı çizilmesi gereken bir başka husus; bu veciz ifadede Atatürk tarafından Cumhuriyet´in payidar kalmasının kişilere bağlı olmadığının, bunu temin edecek gücün Cumhuriyet´i kuran Türk milleti olduğunun vurgulanmış olmasıdır.
Ancak devletimizin payidar kalması, milletimizin varlığı, bu bilincin hem bir sonraki kuşakları taşınması hem de onu sürdürecek dinamiklerin oluşturulmasına bağlıdır.
Bekanın ve mevcudiyetinin temini güçlü bir irade ve bu iradeyi kuvveden file geçiren güçlü bir yönetim anlayışı ve bütünleştirici yönetimlerin de varlığını elzem kılmaktadır.
Büyük ölçüde yönetim istikrarına bağlıdır. İstikrarın temin edilemediği yerde bekanın muhafazası da güçleşmekte, düşman unsurların saldırıları karşısında hem sistem hem toplumsal bütünlük hem de millî bilinç zayıflamaktadır.
Bunları sağlam ve kuvvetli tutmanı yolu, temsilde adaletle ve millî mutabakatla birlikte yönetimde istikrarın da temininden geçmektedir.
Bekanın karşıtı fenadır. Bekaya musallat olan düşman ve arazlarsa beladır.
Burnunuzun dibinde gelmiş ABD askerini görmezden gelen basınımızdaki müstevli seviciler bekanın yolunun birlik ve beraberlikten fenanın yolu fitne ve tefrikadan geçtiğini idrak etmek zorundadır.
Bekanın yok olması fenanın gelmesi demektir.
Fertler ölümlü, toplumlar değişken, devletler mütemadi ama varlık bilinci gelişmiş milletler ölümsüz ve kalıcıdır.
Türkiye´nin zayıf düşmesini, yönetim krizine savrulmasını ve iç barışın bozulmasını beklemektedir.
Sadece beklenmekte kalınmamakta, içeride kendilerine yeni ittifaklar kurarak kendilerine vekiller çetesi üretmektedir.
Bunun içindir ki her seçim bir beka seçimidir.
Çünkü ihanet ve bölücülük siyasete sızmıştır.
Bekamızın düşmanları sadece dışarıda değil içeridedir.
Bekamıza dönük düşmanlık, dışarıda kurgulanmakla birlikte, iç politikada kendine iş birlikçiler bulmuştur.
Birtakım kendini bilmez gafil ve cahiller de sırf kişisel nefret ve kinlerini şahsi garezlerini tatmin için ihanet şebekeleriyle ittifak etmiştir.
Bekamızın tehdit ve tehlike altında olduğunu söylememiz, Türk milletinin saldırıların odağında olduğunu ifade etmek içindir.
Beka kavramının siyasetin jargonunda yer alması, onun önemini ve değerini azaltmaz. Zira beka, partiler ve politikalar üstü bir meseledir.
Beka, Türk milletinin iradesiyle sürdürülecektir.
Tıpkı milletler gibi, sosyal kurumların ve devlet müesseselerinin varlığı da doğrudan bekayla alakalıdır.
"Beka sorunu yok.? demek varlık azmini ve bağımsızlık ve egemenlik bilincini yok saymaktır.
?Beka sorunu yok.? demek, milleti ve tarihi inkârdır.
"Beka sorunu yok.? diyerek Türkiye´nin birlik ve bütünlüğünü ortadan kaldırmayı hedef alan bir örgütün siyasi kanadıyla seçim ittifakı; Ayıyla yatağa girmek, sırtlanla koyun koyuna yatmaktır.
Bekayı muhafaza eden devlet yönetiminde istikrar ve millî iradeye yaslanma gücünü milletten alan bir siyasi irade gereklidir.
KAYNAK: GAZETE2023