Yeniakit Yazarı Mehmet Koçak´ın bugünkü Yazısında...
Kimi devlet ya da hükümet başkanları pek fazla tanınmazlar. Onlar gelirler ve devrini tamamlayıp giderler. Bir başlarken bir de giderken yapılan törenlerde gündeme gelirler.
Ancak öyle liderler de vardır ki ülkelerinden daha fazla tanınırlar. Onların konuşmaları, ideolojik yaklaşımları ve fikirleri hep tartışılır ve onlar sürekli gündemde olurlar.
Liderlik; doğuştan gelen bazı özelliklerle beraber kendi istek ve iradesini, diğer insanlara, onların saygı, güven, itaat ve bağlılıklarını kazanarak kabul ettirme yeteneğidir.
Liderler, dünyadaki değişimleri ve siyasi gelişmeleri izleyerek, ona göre politikalar üretmek suretiyle düşünceleriyle, fikirleriyle ülke siyasetine yön veren insanlardır.
Teklifleri, önerileri hep konuşulur ve tartışılır. Karizmaları, vizyonları, hayata bakışları ile liderlikleri herkesçe kabul edilir. Sevenleri olduğu kadar düşmanları da çok olur, ancak cesaretleri, azimleri, tutarlılıkları, kararlılıkları herkes tarafından kabul edilir.
Bu vasıflara haiz bir lider, ülkesine ve milletine hizmetinden dolayı kitlesel kabul görüp iktidarın meşru sahibi oluyorsa o lider, ülkesinde tanınan ve sevilen bir liderdir.
Fakat bir lider ülkesinin sınırlarını aşan bir ilgiyle farklı ülkelerin insan toplulukları tarafından sevilip sayılıyorsa ve o lider eğer dünya ülkelerinde ciddiye alınıyor ve uluslararası konferans, toplantılar ile çeşitli etkinliklere davet ediliyorsa işte o lider, aynı zamanda bir dünya lideridir.
Bunun dünya tarihinde örnekleri olduğu gibi bizim ülkemizde de bilhassa yakın tarihte bir örneği bulunmaktadır.
Kararlılığı, girişimciliği, cesareti, çalışkanlığı, analiz ve sentez gücü ile bu örnek Recep Tayyip Erdoğan´dır.
Erdoğan; ilkeli, insani ve vicdanı yaklaşımları, kararlılığı, vizyonu, karizması ve dik duruşuyla dünya siyaset merkezlerinde bir lider, bir devlet adamı olarak gündemde yer alıyor.
O, aynı zamanda İslam dünyasında ilgi duyulan, sevilen, sayılan, itimat edilen, bir lider olarak görülüyor.
MUHALEFETİN LİDERLİK SORUNU VAR...
Daha önce Milli Görüş lideri rahmetli Erbakan´a rağmen SP´ye Genel Başkan olan Numan Kurtulmuş, hukuken Genel Başkan seçilmiş olmasına rağmen Milli Görüşçülerin baskılarından dolayı makam koltuğuna bile oturamamıştı.
Rahmetli Türkeş sonrası MHP´de liderlik dönemi yerine genel başkanlık dönemi başlamıştır. Rahmetli Türkeş, hem lider hem de partinin Genel Başkanıydı. Bahçeli ise sadece bir genel başkandır.
MHP´de yaşanan sancı işte budur. Ülkücü camia Bahçeli´yi lider olarak görmüyor ve başarısızlıkları nedeniyle bir değişim istiyor.
CHP´de ise lider Mustafa Kemal sonrası gelenler hep Genel Başkanolmuştur. Yani hiç biri lider olamamıştır. Ancak bazı genel başkanlarMustafa Kemal´in çizgisinden ayrılmıştır. Son zamanlarda eski Genel Başkanlardan Deniz Baykal´ın ?CHP, HDP´leşiyor? ifadesi de bu tezi doğrular niteliktedir.
Türk siyasi hayatından ve bilhassa muhalefet cephesinde bir lider sorunu var. Bugün AK Parti´nin dışında hiçbir partide lider yok, Genel Başkanlar var. O Genel Başkanlar kendilerini lider olarak göstermeye çalışsalar da hem kendi camiaları hem de çeşitli halk katmanları onları lider olarak görmemektedir.
LİDERLİK DEVREDİLMEZ
Liderlik sertifikayla takdim edilen bir unvan değildir. Liderlik, makam ve mevkilere sahip olanların üzerinden düşmez ve liderlik devredilmez.
Bu gerçekten hareketle bilinmelidir ki; AK Parti´de Genel Başkanlardeğişir ama lider değişmez.
Şu gerçeği bir kere daha tekrar etmeliyim ki: AK Parti; kurultayda yeni liderini değil, lider Erdoğan´ın başlattığı projeleri devam ettirebilecek birGenel Başkan seçmiştir. Genel Başkanı tespit eden ve camiaya öneren deErdoğan´dır.
Yani Sayın Davutoğlu, lider değil, Genel Başkan ve Başbakandır.
Genel Başkanların süresi dolunca devam edip etmeyeceğine karar verecek olan delegeler de gönülden bağlı oldukları liderin işaretine bakarlar.
Abdullah Gül´ü önce Başbakanlığa, sonra Dışişleri Bakanlığına ve en son da Cumhurbaşkanlığına getiren Sn. R. Tayyip Erdoğan aynı şekilde Ahmet Davutoğlu´nu önce Dışişleri Bakanlığına sonra AK Parti Genel Başkanlığına ve en son da Başbakanlığa getirmiştir.
Unutulmasın ki;
AK Parti; kulislerin, hesapların, hesaplaşmaların, çıkarların değil; ilkelerin ve kuralların partisidir.
AK Parti; değerlerin temel esas kabul edildiği ?Muhafazakar Demokrat?ideolojisinin öncüsü bir partidir.
Diğer bir ifadeyle; AK Parti sadece bir parti değildir, lideri ve ideolojisi belli büyük bir milli projenin siyasette vücut bulmuş halidir.
Netice:
Elbette kimse günahtan ve yanlıştan münezzeh değildir. Ve elbette liderin kutsanması yanlıştır. Ancak lidere itaat, sevgi ve saygı bir dava anlayışının gereğidir.
Bugün tüm dünya biliyor ki; Muhafazakâr Demokrat ideolojisinin ve bu ideolojiyi benimseyen AK Partililerin doğal lideri R. Tayyip Erdoğan´dır.
Kimse muhalefetin ve şer güçlerin gazına gelerek farklı mecralara meyletmeye kalkmasın. Camia bunu kabul etmez. Bu kalkışmayı deneyenler samimi partililer tarafından dışlanır ve yalnızlığa terk edilir.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da liderin etrafında bütünleşerek ülkeye ve millete hizmet etmek herkesin asli görevi olmalıdır. Çünkü daha yapılacak çok iş var.
Devamı ?Lider Erdoğan´dır -II-? adlı gelecek yazıda...
diyerek son verilen yazının 2. sini de sabırsızlıkla bekliyoruz.