Kıymetli Dostlarım,
Bence lider olabilmenin görünen şaşalı ve güzel yüzünün ötesinde, aslında bazen almak zorunda olacağı kararlarla kendisinin büyük bir kitle tarafından yanlış anlaşılma riskine rağmen, o fedakarlığı yapabilmesi olduğuna inanıyorum.
Yakın tarihimizde beni bu konuda en çok etkileyen Cennetmekan ENVER PAŞA´nın ve yine Cennetmekan BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ´in hayatlarıdır. Üzerlerine gelecek yıllarda kara bir leke olarak yapışacağını bildikleri halde gerekli kararları almış, fedakarlık yapmışlardır. Yani bugünün tabiri ile tribüne oynamayarak baldıran şerbetini içmişlerdir.
ENVER PAŞA´yı nesillerden nesillere, bizi 1.Dünya savaşına sokan bizi mahveden kişi olarak tanıttılar. Evet, bu zor kararı almak belki de kendisine ve birkaç arkadaşına kalmıştı.Ancak savaşa girmeden önce İngiltere´ye yakın olmak istemiş, belli bir süre karşılıklı saldırmazlık antlaşması yapalım teklifini önermiş, İngiltere´den gelen cevap tahmin ettiğiniz gibi hayır olmuş.
Daha sonra aynı şekilde Rusya ile temasa geçerek belli bir süreyi içeren karşılıklı saldırmazlık antlaşması yapalım demiş, tahmin ettiğiniz üzere yine verilen cevap aynı olmuş (Verilen bu cevapların tek anlamı biz Almanya´yı yendikten sonra hasta adam Osmanlı´yı aramızda paylaşacağız demek istemişler.).
ENVER PAŞA´nın Milli Savunma Bakanı ve aynı zamanda Genelkurmay Başkanı olmadan önce, Bulgarlarla yapılan savaşta küçücük Bulgar ordusu, koskoca OSMANLI ordusunu dağıtmış, Kağıthane´ye kadar gelen Bulgar ordusunu, İngilizler haber yollayarak durdurmuşlardır. Yani koskoca OSMANLI´nın topraklarını Bulgaristan´a kaptırmamak için müdahale etmişlerdir.
ENVER PAŞA´nın Genelkurmay Başkanı ve aynı zamanda Milli Savunma Bakanı olduğu zaman, zaten yaşı daha çok küçüktü. Ancak eldeki ordunun ıslah edilebilmesi için hemen işe başlaması gerektiğini bildiğinden, okullu olmayan paşaların çoğunu emekliye ayırarak genç olan subayların önünü açmıştır. Her ne kadar tarih kitaplarımız farklı anlatsa da bu subaylardan bir tanesi de büyük komutan ATATÜRK´tür.
Genç Genelkurmay Başkanı ENVER PAŞA´nın önünde zor bir karar alma mecburiyeti vardı. Saldırmazlık antlaşması teklif ettiği İngiltere ve Rusya´nın Almanya´yı yenmesini bekleyecek, sonrasında ise yeni teknolojiye sahip hiçbir silahı olmayan OSMANLI ordusunu da birkaç günde yenerek OSMANLI´yı da paylaşmalarını seyredecekti (Yani ülkeyi onların merhametine teslim edecekti.) ya da doğru olan kararı verip Almanya ile anlaşarak onlardan alacağı yüksek teknolojiye sahip silahlarla ordusunu donatıp alacağı nakit paralarla da hazinesini tamamlayarak çalışanlarının maaşını zamanında ödeyip birkaç sene sonra kendisine saldıracağı kesin olan (Almanya´yı yendikten sonra) İngiltere´ye ve Rusya´ya karşı savaşa girecekti (O konumda bende olsaydım aynı kararı alırdım.).
Bence kurmay zekası olan hangi komutan olursa olsun, o da aynı kararı alırdı. ENVER PAŞA´nın bir-iki senede oluşturduğu ordu, Bulgaristan´a yenilip Kağıthane´ye kadar kaçan ordu değildi artık. Çanakkale´de dünyanın en büyük ordularını, yani İngiliz ve Fransız ordularını mağlup ederek durduran bir orduydu.
Kafkaslarda Rusya´ya taarruz edecek kadar kendine güvenen bir ordu haline gelmişti. Ordu´nun içindeki levazım birlikleri yanlış karar aldığı için gerekli kıyafetleri temin etmediklerinden, Kafkasya´da yaşanan sıkıntıları ENVER PAŞA´ya mal etmek, acaba ne kadar adildir. Ayrıca Kafkas savaşında şehit olan TÜRK askerlerini şehit eden soğuk o kadar güçlüydü ki, üzerlerinde ne kadar kalın kıyafet olursa olsun bu netice değişmeyecekti.
Yeni Cumhuriyet kurulurken eskiyle bağları bulunan günah keçileri bulmak gerekiyordu (Bu sayede olumsuz olan her şey onların üzerine yüklenecekti.) Ancak Enver Paşa, zannederim ki bu kurbanlar içinde en büyük talihsizliğe uğrayan kişi olmuştur. Soğuktan donarak ölen 15-20 bin şehit her sene dilden dile artırılarak 100 bin şehit rakamına kadar çıkarılmıştır.
Kıymetli Dostlarım, Fransızların en büyük komutanı olarak bilinen Napolyon, Rusya kuşatmasında neredeyse yarım milyonluk orduyu, hiçbir çatışmaya girmeden yollarda açlıktan telef etmiş, salgın hastalıklar neticesinde de yok etmiştir. Aynı şekilde Mısır kuşatmasında, yine dev bir orduyu orada yok etmiş, çok az sayıda insanla geri dönebilmiştir. Fransaya gittiğinizde Napolyon için yapılan anıt mezarı görmenizi ve Napolyon´un hatırasına gösterilen saygıyı kulaklarınızla dinlemenizi isterim.
Binbaşıyken bir ülkenin kaderini değiştirebilecek kadar güçlenip Genelkurmay Başkanlığı´na oturan ENVER PAŞA´ya yapmış olduğumuz zulmü ve ayıbı, bence artık ortadan kaldırmalıyız. Zaten Cumhuriyet´te artık güçlendiği için geçmişte bu şekilde hakkı yenen sembol 3-5 isminde, haklarının iade edilmesi konusunu bence tartışmalıyız.
BİR UMUTTUR YAŞAMAK
SEDAT PEKER