Kurban Bayramı´na dair herşey..

Kurban Bayramı´na dair herşey..

Bayram günlerinin de fazileti büyüktür. Kurban bayramının 1.2.3. günlerinden sonraki gecelere Kurban bayramı geceleri denir.

Sual: Bayram olduğuna karar verilip ve bayram namazı kılınıp, kurban kestikten sonra, Arefe olduğu anlaşılırsa, namaz ve kurban ne olur?
CEVAP
Şahitler ile, meşru olarak bayram olduğuna karar verilip ve bayram namazı kılınıp, kurban kestikten sonra, Arefe olduğu anlaşılırsa, namaz ve kurban kabul olur.

Ramazan ve Kurban bayramının şahitlerle meşru olarak anlaşılmadığı, hilalin gözetilmediği yerlerde, çeşitli hesap usulleri vardır. Bu usuller ile Zilhicce ayının ilk günü ve buradan da onuncu günü, yani Kurban bayramının ilk günü hesap edilir. Bayramın birinci günü, hesap ile bulunan gündür. Yahut, bir gün sonradır. Bir gün önce olamaz. Çünkü, gökte, ay, doğmadan önce görülemez.

İhtiyatlı hareket etmiş olmak için, böyle yerlerde, kurbanları, hesap ile bulunan bayramın ikinci günü kesmelidir. Sevabı ölülere gönderilecek olanı ise, hesap ile bulunan ilk gün kesmelidir. Çünkü, ölüler için, Arefe günü veya yılın her gününde kesilebilir.

Bayram ve kurban
Sual:
 Ramazan gibi, kurban bayramının hilali de, dünyanın bir yerinden görülünce, her yerde görülmüş sayılmıyor mu? Bir de hilal görülmeden bir gün önce bayram edilse, kesilen kurbanlar sahih olmaz mı?

CEVAP
İslam Ahlakı
 kitabında bildiriliyor ki:

İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: İmam-ı Sübki hazretleri, (Şabanın 30. gecesi hilali gördüğünü bildiren olsa, hesapla da, hilalin bir gece sonra doğacağı tespit edilse, burada hesaba inanılır; çünkü hesapla anlaşılan kesindir. Doğmadan bir gece önce görülmesi imkânsızdır) buyurdu. Şems-ül-eimme Halvani hazretleri de buyurdu ki: (Ramazan ayının başlaması, hilalin görülmesiyle olur. Hilalin doğmasıyla başlamaz. Hesap hilalin doğduğu geceyi bildirdiği için, Ramazan ayının başlaması hesapla anlaşılamaz. İki adil Müslümanın, (hilali gördük) demeleriyle veya Kadı´nın hüküm etmesi ile, bir yerde Ramazan başlayınca, dünyanın her yerinde oruca başlamak gerekir. Hac, kurban ve namaz vakitleri böyle değildir. Bunlar vakitlerinin bir yerde malum olmasıyla, başka yerlerde de böyle olmaları lazım gelmez. [Redd-ül-muhtar]

Hesaplar doğru yapılırsa, hilalin doğuşunu tespit etmek güç değildir; çünkü Allahü teâlânın nizamında zerre kadar yanlışlık olmaz. Hilal, hesabın bildirdiği saatte doğar, saniye şaşmaz. Hesaptan bir gün önce bayram etmek ilme aykırıdır, yanlıştır; çünkü hesaptan önce hilalin görülmesi imkânsızdır. Güneşin doğuşu da aynen ayın doğuşu gibidir. Güneş doğmadan ben güneşi gördüm demek elbette yanlıştır. Güneş ancak takvimlerde bildirilen saatte doğar. Daha önce doğması imkânsızdır; ama güneş doğduğu hâlde, hava bulanık olduğu için görülmeyebilir.

Ayların başlamasını gösteren hilal de böyledir. Hilal hesapla bulunan gün ve saatte doğar; ancak o gün o saatte görülmeyebilir. Dinimiz hilalin doğmasını değil, görünmesini esas alır. Hilal görülmedikçe hesapla veya ayları tespit usulleriyle bulunan günde bayram yapılmaz. Ramazan hilali dünyanın herhangi bir yerinde görülünce, orucun başlaması ve Ramazan bayramı her yerde aynı gün olur. Bir hadis-i şerif meali:
(Herkes oruca başlayınca siz de başlayın, herkes bayram edince, siz de bayram edin.) [Tirmizi, Ebu Davud]

Kurban bayramı böyle değildir. Amerika´da zilhicce hilali görülse, Türkiye´de görülmese, Türkiye´de de görüldü kabul edilmez. Kurban bayramının birinci günü de, Zilhicce ayının hilalini görmekle anlaşılır. Zilhicce ayının 9. Arefe günü, hesapla, takvimle anlaşılan gün veya bundan bir gün sonra olur. (S. Ebediyye)

Kurban bayramının hesapla tespit edildiği yerlerde, şer´an sabit olan bayramı bilmedikleri için, Müslümanların, bayram zannederek Arefe günü kestikleri kurbanlar sahih olur. İhtiyatlı hareket etmiş olmak için, her zaman kurbanları, hesapla bulunan bayramın ikinci günü kesmelidir.

Sual: Kimler kurban keser yani kurban kesmek kimlere vacibdir?
CEVAP
Maddeler halinde bildirelim:
1-
 Kurban, davar [koyun, keçi], sığır [manda, inek, dana, öküz, boğa] veya deveyi, Kurban bayramının ilk üç gününde, kurban niyeti ile kesmek demektir. Kurban, vacib vazifesini yerine getirerek sevaba kavuşmak için kesilir. Mukim olan, akıllı, büluğa ermiş, hür ve Müslüman erkeğin ve kadının, ihtiyaç eşyasından fazla nisap miktarı malı veya parası varsa, Kurban bayramı için niyet ederek, belli günlerde, belli bir hayvanı kurban kesmeleri vacib olur.


Dinen karı kocadan hangisi zengin ise kurbanı o keser, ikisi zengin ise ikisi de keser, ikisi de fakir ise ikisi de kesmez. Fakir kurban kesmek zorunda değildir ama keserse çok sevap olur.

Kurban, dünyada vacib vazifesini yerine getirmiş olmak ve ahiretteki sevabına nail olmak için kesilir. Babanın, çocuğu için, çocuğun malından da kurban kesmesi gerekmez. Deli ile bunak, çocuk hükmündedir. Büyük çocuk ve hanımdan izinsiz, onlar adına kurban kesilmez.

2-
 Mukim, akıl-baliğ müslümanın, ihtiyacından fazla nisap miktarı malı veya parası varsa, kurban kesmesi vacib olur. Kurban kesmenin vacib olmasında, bayramın üçüncü gününe itibar olunur. Bayramın birinci ve ikinci günü, zengin-fakir, mukim-misafir, akıllı-deli, baygın-ayık olmaya bakılmaz. Bayramın üçüncü günü nisaba malikse, diğer şartlar da varsa kurban kesmek vacib olur.


Demek ki, bayramın ikinci günü de baliğ olmayıp, üçüncü günü büluğa erene, bayramın ilk günü fakirken üçüncü günü zengin olana, bayramın ilk günü seferiyken, üçüncü günü mukim olana, diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacib olur.

3- Bayramın ilk günü komada iken, üçüncü günü ayılanın, diğer şartlar da varsa, kurban kesmesi vacib olur. Bayramın ikinci günü bayılıp, üçüncü günü güneş battıktan sonra ayılan zenginin kurban kesmesi vacib olmaz.

4- 
Fakir bir kimse, bayramın birinci veya ikinci günü, bir kurban kesse, bayramın üçüncü günü zengin olsa, bir kurban daha kesmesi lazımdır. Çünkü üstüne vacib olmadan kesmiştir. Ancak, Bezzaziyye gibi muteber eserlerde, sonradan gelen âlimler, "Fakir, bayramın birinci günü kurban kesse, üçüncü günü zengin olsa, tekrar kurban kesmesi gerekmez" demişlerdir.

5- Üçüncü günü zengin olacağını bilenin, ilk günü kurban kesmesinde mahzur yoktur.

6- Bir zengin, bayramın birinci ve ikinci günü kurban kesmeden ölse, kurban borcu ile ölmüş olmaz.

7- Kurban bayramının üçüncü günü fakir olacağını veya sefere çıkacağını bilen kimseye, birinci günü kurban kesmek vacib olmaz. Keserse vacib olarak eda etmiş olur.

8-
 Mukim iken, bayramın birinci ve ikinci günü sefere çıkanın, kurban kesmesi vacib olmaz. Daha önce kesmişse, vacib sevabı alır. Kesmemişse, sefere çıktığı için borç üzerinden düşer.


9-
 Mukim bir zengin, seferdeki bir vekile kurban kestirse, vacib sevabı alır.


10-
 Esir iken, üçüncü günü hür olanın, diğer şartlar da varsa, kurban kesmesi vacib olur. Hür iken, bayramın üçüncü günü esir olup, güneş batana kadar esir kalanın kurban kesmesi vacib olmaz.


11-
 Tarlasından aldığı mahsul veya tarlanın, evin, dükkanın [atölyenin, kamyonun] bir senelik kirası, ne kadar çok olursa olsun, bir yıllık ev ihtiyacını veya aylık geliri ve aldığı maaş ve ücret, aylık ihtiyacını ve kul borcunu karşılamayan kimse, imam-ı Muhammed´e göre fakirdir. Fetva da böyledir. Şeyhayn´a göre zengin sayılır. Mülkü olan tarlanın ve bu demirbaş malların değeri, ihtiyacını karşılar ve nisabı da bulursa, bunun kirayı her alışta, bir miktar ayırıp, biriktirerek fıtra vermesi ve kurban keserek büyük sevaba kavuşması gerekir. Böyle bir kimse, fıtra vermez ve kurban kesmezse, imam-ı Muhammed´e göre, günahtan kurtulur. Tarlasından hiç mahsul almayan, kiraya da veremeyen kimse ve ihtiyacından fazla malı olup da, parası bulunmayan kimse, imam-ı Muhammed´e uyarak, fıtra vermez ve kurban kesmez. Verir ve keserse, ikinci ictihada göre, fıtra ve kurban sevabına kavuşur.

Aldığı kira ile güç geçinen kişi, nisaba malik ise, para biriktirip, fıtra vermeli ve kurban kesmelidir. Etin hepsini kavurma yapıp, birkaç ay et parasından biriktirip gelecek yılın fıtra ve kurban parası olarak saklamalıdır. Böylece, fıtra ve kurban sevabından mahrum kalmamalıdır. Aile efradı çok olup güç geçinenin, kurbanın etini evinde bırakması müstehaptır. Birden çok evi olan erkeğin, nisaptan düşürecek kadar borcu yoksa, kurban kesmesi gerekir.

Sual:
 Akıl baliğ olma yaşı kaçtır? 13 yaşındaki oğluma kurban düşer mi?

CEVAP
Kızlar 9 yaşında, erkekler 12 yaşında büluğa erebilirler. Bazıları gecikebilir. 15 yaşını geçtiği halde ergenliğe ermezse artık o ergen kabul edilir.

Büluğa ermişse ve 96 gram altın veya o kadar parası varsa kurban kesmesi gerekir. Büluğa ermemişse zengin de olsa kurban kesmez.

Sual:
 Annem zengin ama şuursuzdur. Kurban kesmesi gerekir mi?

CEVAP
Şuuru yerinde iken kes derse, kesersiniz. Bilmiyorsa kesilmez.


Sual:
 Zekât nisabına ulaşmış altınları olan çocukların kurbanlarını babaları mı keser?

CEVAP
Büluğa ermemiş olan çocuğa, zengin de olsa, kurban kesmek vacib olmaz. Babasının da, zengin çocuğu için kesmesi gerekmez.

Sual: Tam İlmihal´de (Kurban bayramının üçüncü günü fakir olacağını veya sefere çıkacağını bilen kimseye, birinci günü kurban kesmek vacib olmaz. Üçüncü günü zengin olacağını bilenin, kurban kesmesi, Zilhiccenin onuncu günü, yani bayramın birinci günü fecr vaktinde vacib olur) deniyor. Hemen devamla yine (Bayramın birinci günü zengin veya fakir ve mukim veya misafir olmaya bakılmaz) deniyor. İlk ifadedeki (..fecr vaktinde vacib olur) ne demek?
CEVAP
(Keserse vacib sevabı alır) demektir.

Sual: Zengin ailenin fakir oğlunun da kurban kesmesi gerekir mi?
CEVAP
Hayır, zengin olan keser. Ana babanın zenginliği, oğlunun kurban kesmesini gerektirmez.

Çocuk için kurban kesmek
Sual:
 Almanya´da 154 Euro kindergeld (çocuk parası) veriliyor. Burada bazı derneklerin dağıttıkları broşürlerde, çocuklar için kurban kesmek vacib deniyor. Çocuk için kurban parası topluyorlar. Çocuğun kurban kesmesinin vacib olduğu Dürer´de yazıyor diyorlar. Dedikleri doğru mu?

CEVAP
Hayır, yanlıştır. Büluğa ermemiş çocuk için, zengin de olsa kurban kesmek gerekmez. Şeyhayn´a göre, babasının, zengin çocuğu için de, çocuğun malından kesmesi gerekirse de, fetva İmam-ı Muhammed´in kavlidir. Fetva verilen bu kavle göre, babanın, zengin çocuğu için, kendi malından da, çocuğun malından da kurban kesmesi gerekmez.(Dürer)

Fakirin kurbanı ölse
Sual: 
Fakirin aldığı kurban, Arefe günü ölse, bunun yerine başka bir kurban kesmesi gerekir mi?

CEVAP
Fakir olduğu için, gerekmez.

Şuuru yerindeyse
Sual: Dinen zengin olan bir alzheimer hastasının bayramda kurban kesmesi gerekir mi?
CEVAP
Fıkıh kitaplarında, (Bayramın üçüncü gününü baygın halde geçiren zengine kurban kesmek vacib olmaz) deniyor. Üçüncü günü ayık olmak önemlidir. Birinci günü ayık olsa ve kurban kesse, üçüncü günü baygın geçirse de, kestiği kurban vacib olur.

Bunayanın da, üçüncü günü şuuru yerindeyse, (Bugün kurban bayramıdır, bana kurban kesin) diyorsa, kurban kesmek gerekir. Bayramın, kurbanın ne olduğunu anlamıyorsa, kurban kesmesi gerekmez. Kurban kesmek, zengin olan akıllı Müslümana vacibdir.

Kurban kesmede üçüncü gün
Sual: 
Bir fakir, kurban bayramının üçüncü günü zengin olsa veya bir zengin üçüncü günü fakirleşse yahut ölse kurban kesmek vacib olur mu?

CEVAP
Fakirlik, zenginlik ve ölüm için, vaktin sonuna itibar edilir; bayramın başında zenginken üçüncü günü fakirleşse veya ölse, o kimsenin üzerine kurban vacib olmaz. Üçüncü günü zengin olana da, kurban kesmek vacib olur.(Dürer ve gurer)

Şafii´de kurban
Sual:
 Şafii´de, ailenin geçimini sağlayan kişi kurban kesse, diğer ev halkı kesmeyebilir mi?

CEVAP
Bir ev halkı için bir kurban kesilmesi sünnet-i kifâyedir. Aile reisi kesince diğerlerinin kesmesi gerekmez. Hanefi´de ise, ailede, kurban nisabına malik olan herkesin kesmesi vacibdir.

Hacıya kurban vacib mi?
Sual: 
Hacca giden kimsenin, fakir de olsa, kurban kesmesi gerekir mi?

CEVAP
Hayır, kurban nisabına malik olmayanın kurban kesmesi vacib olmaz. Hacda seferi olan da kurban kesmez.


Seferilik ve kurbanın vacib olması
Sual:
 Seferde, mesela öğle namazını kılan, öğle çıkmadan mukim olsa, öğleyi tekrar kılması gerekmediği hâlde, seferde nâfile olarak kurban kesen zengin kimsenin, üçüncü günü mukim olunca, yeniden kurban kesmesi niye gerekiyor?

CEVAP
Seferde namaz kılmak farzdır. Seferde farzı yapınca elbette yeniden kılmaz. Kurbanı seferde kesmek ise nâfiledir, bayramın üçüncü günü mukim olunca, zengine kurban kesmek vacib olur. Kurbanı vacib olarak kesmediği için yeniden kesmek vacib oluyor.

Fıkıh kitaplarında deniyor ki: Büluğa ermemiş bir çocuk, vakit girince o namazı kılsa, vaktin sonuna doğru büluğa erse, o namazı tekrar kılması farz olur, çünkü öncekini nâfile olarak kılmıştır. Bunun gibi, vaktin sonunda ayılan baygına, hayzı veya nifası vaktin sonunda biten kadına, o namazı kılmak farz olur. (Dürr-ül-muhtar)

Bir çocuk, yatsı namazını kılar da, sonra ihtilam olur yani büluğa ererse, sabah namazına kadar yatsıyı tekrar kılması farz olur. İmam-ı Muhammed, bunu İmam-ı a´zam Ebu Hanife´ye sormuş, o da, (Evet, yatsıyı tekrar kılması farz olur) buyurmuştur. (Redd-ül-muhtar)

Kurban Bayramı´nın üçüncü günü sefere çıkacağını bilen kimseye, birinci günü kurban kesmek vacib olmaz. (S. Ebediyye) Ama kesilirse, yine vacib yerine gelmiş olur Kesmeden sefere çıkarsa, seferi olduğu için kurban kesmesi vacib değildir. Seferde keserse nâfile olur, vacib olmaz. Seferden dönüp mukim olunca üçüncü günü kurban kesmesi vacib olur. Çünkü yukarıda, Dürr-ül-muhtar´da bildirildiği gibi, namaz, vaktin sonunda farz olduğu gibi, kurban da, bayramın üçüncü günü vacib olur. Daha önce nâfile olarak kesilen kurban, vacib yerine geçmez. Namaz seferde de farzdır. Seferde namaz kılmak nâfile olsaydı, bu kıyas o zaman uygun olurdu. Şimdiki kıyas tamamen bâtıldır. Bu hususu merhum Hocamıza da sormuştuk:
Sual: Seadet-i Ebediyye´de, bayramın birinci günü mukim veya seferî olmaya bakılmayacağı bildiriliyor. Buna göre, bayramın birinci günü seferde kurban kesip, bayramın üçüncü günü memleketine gelerek mukim olan zenginin, tekrar kurban kesmesi vacib midir?
CEVAP: Evet.

Kurban kesmenin vacib olması
Sual: Vaktin sonunda abdest alıp namaz kılacak kadar zaman kalınca namaz farz oluyor. Kurban kesmek de, bunun gibi vaktinin sonunda, yani üçüncü gün kurban kesecek kadar zaman kalınca vacib olmaz mı?
CEVAP
Kurban da, vaktinin sonunda vacib oluyor. Ancak kurbanda vaktin sonu üçüncü günüdür. İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Bayramın ilk günü fakir iken son günü [yani üçüncü günü] zengin olanın kurban kesmesi vacibdir. Bayramın ilk günü zengin iken son günü fakir olanın kurban kesmesi vacib değildir. (Redd-ül-muhtar)

Tam İlmihâl´de de aynı şey bildiriliyor:
Kurban bayramının üçüncü günü fakir olacağını veya sefere çıkacağını bilen zengine, birinci günü kurban kesmek vacib olmaz. Üçüncü günü zengin olacağını bilenin, kurban kesmesi, bayramın birinci günü fecir vaktinde vacib olur. Bayramın birinci günü zengin veya fakir ve mukim veya misafir olmaya bakılmaz. (S. Ebediyye)

Tam İlmihâl´deki kısmın açıklaması şöyledir:
Zengin, üçüncü gün seferde olacaksa, birinci ve ikinci günü kurban kesmesi ona vacib değildir. Çünkü kurban henüz ona vacib olmamıştır. Bayramın birinci ve ikinci günü kurban kesmeden ölen zengine, kurban kesmek vacib olmadığı için, kurban borcu ile ölmüş olmaz.

Şayet sefere çıkmadan veya ölmeden önce keserse vacib sevabı alır. Namaz da böyledir. Namaz son vakti gelince farz olur, ancak vakti girer girmez kılınırsa farz eda edilmiş olur. Vaktin sonunu beklemek gerekmez. Kurbanda da böyledir. Üçüncü günü fakir olacağını bilen birinci veya ikinci günü kurbanını keserse vacib sevabı alır.

Tam İlmihâl´deki (Üçüncü günü zengin olacağını bilenin, kurban kesmesi, bayramın birinci günü fecir vaktinde vacib olur) ifadesi, (Üçüncü günü zengin olacağını bilen, birinci günü kurban kesse vacib sevabı alır, vacib yerine gelmiş olur) demektir.

Fakir, bayramın birinci veya ikinci günü, bir kurban kesse, bayramın üçüncü günü zengin olsa, bir kurban daha kesmesi lazımdır. Çünkü üstüne vacib olmadan kesmiştir. Ancak, Bezzaziyye gibi muteber eserlerde, sonradan gelen âlimler, (Fakir, bayramın birinci günü kurban kesse, üçüncü günü zengin olsa, tekrar kurban kesmesi gerekmez) demişlerdir.Kaynak:Dinimizislam.com



Anahtar Kelimeler: Kurban Bayramı dair herşey