Tarih: 23.09.2022 08:24

KİMİ KANDIRIYORSUN ÖMER DÜZGÜN?

Facebook Twitter Linked-in

 

Geçtiğimiz gün Kaleme aldığım yazımda "BU ŞEHİRDE ÖMER DÜZGÜN'E SUNULALAR ACABA BAŞKA BİR ERZURUMLUYA DAHA SUNULMUŞ MUDUR?" Başlıklı yazım kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Vatandaşlarımızın kaleme aldığımız bu yazıya göstermiş oldukları yoğun ilgi ve aldığımız yorumlar yazının her satırının isabetli olduğunu gösteriyor.

Çünkü bu şehir de bugüne kadar Ömer Düzgün'e verilenler ve sunulanlar başka bir Erzurumluya daha ne verildi ne de sunuldu...

Tabi bu yazı, muhatabı olan Ömer Düzgün'ü de ziyadesiyle rahatsız etti.

Kar'da yürüyüp izinin belli olmadığını düşünen Ömer Düzgün, birilerinin ayak izlerini farkettiğini görünce kendisine methiyeler dizecek, bir hikaye yazdıracak kalem arayışına düştü...

Kapı kapı dolaştı...

Çevresinde olan tüm gazetecileri aradı.

En son çok sevdiğim değerli arkadaşım Sinan Özçaylak'ı buldu.

Kapısına kadar gitti...

Geçtiğimiz gün kaleme aldığımız yazımızda ne bir yalan, ne bir iftira olmadığından dolayı tarafımıza gönderebileceği bir tekzip metni de olmayınca, çareyi kendisine methiyeler dizecek, hikayeler anlattıracak bir yazı kaleme almasını istedi.

Sinan Özçaylak, uzun yıllardan beri tanıdığım değerli bir meslektaşım ve arkadaşım. Almış olduğu aile terbiyesinden ve misafirperverliğinden dolayı kapısına geleni boş çevirmek ve isteğini reddetmek usulen doğru değildir mantığıyla Ömer Düzgün'ün isteği üzerine kendisine methiyelerle dolu bir hikaye kaleme aldı.

Her İşadamımız Ömer Düzgün Gibi Kendisine Böyle Bir Hikaye Yazdırırsa Vay Geldi Halimize...

"İŞ ADAMININ HİKAYESİ OLMALI" başlığını kullandı Sinan Özçaylak...

Ve başladı hikayesine; Tabi Hikayenin içeriği, Az Gittik Uz Gittik. Dere Tepe Düz Gittikle başlamıyordu...

Ömer Düzgün'e methiyeler dolu olmalıydı...

Öyle de oldu...

Düzgün Marketlerin ilk kuruluşundan bugüne kadar nerelerde hangi şubelerini nasıl açtığını anlattı durdu.

Ama bir türlü bizim kaleme aldığımız Ömer Düzgün'e bu şehir de sunulanlar ve verilenlerin nasıl sunulduğu ve verildiğine gelemedi...

Biz ne demiştik kaleme aldığımız yazımızda; 1992 yılında Siirt'in Eruh ilçesinde şehid olan Er Ramazan Kocadağ'ın Babası İbrahim Kocadağ evinin önüne yaptığı derme çapma bir sundurmadan dolayı Belediye tarafından mahkemeye verilip cezalandırılırken, Ömer Düzgün'e ait olan ve şehrimizde 21 şubesi bulunan Düzgün marketlerin hemen hemen hepsinin önünde bir market büyüklüğü kadar inşa edilen sundurmalara neden ses çıkarılmıyor? Hatta Atatürk Üniversitesi kampusu içerisinde bulunan Düzgün Market'in önündeki sundurmanın fotoğrafını paylaşmıştık beyin jimnastiği yapmak için...

Yine ne demiştik, Siyasetten spora şehrimizin yönetimi noktasında her alanda boy gösteren Ömer Düzgün; AK Parti Palandöken Belediyesi Meclis Üyesi, Erzurum Büyükşehir Belediyesi İmar ve Bayındırlık Komisyonu üyesi, AK Parti Erzurum Meclis Başkan Vekili, Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanlığı, Erzurumspor'da son dönemlerde Mali İşler, Sponsorluk ve Pazarlama İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve akabinde Erzurumspor Kulüp Başkanı Ömer Düzgün...

Keşke, Ömer Düzgün beyefendi gazeteci arkadaşımız Sinan Özçaylak'a kendisine methiyeler dizmesi ve bir başarı hikayesi yazması için ricada bulunmaya gittiğinde kendisine bu şehirde verilen ve sunulan bunca imkandanda bahsettirseydi.

Mesela; Kendisinin de Meclis üyesi olduğu Palandöken Belediyesi'nin geçtiğimiz yıllarda sattığı Belediye arazisini nasıl aldığını anlattırsaydı... 

Mesela; Belediye Meclis üyesi iken, o belediyeden meclis üyeleri ve birinci, ikinci ve üçüncü derece yakınları arsa, arazi satın alabilirler mi? Keşke tüm şehrin konuştuğu bu konuya biraz temas ettirseydi...

Yani kısacası görüyorum ki; geçtiğimiz gün "BU ŞEHİRDE ÖMER DÜZGÜN'E SUNULALAR ACABA BAŞKA BİR ERZURUMLUYA DAHA SUNULMUŞ MUDUR?" başlığıyla kaleme aldığım yazıma cevap vermek yerine kendisine methiyeler dizdirmiş Ömer Düzgün...

Gelelim Asıl Konumuza; Aynı zamanda Perakendeciler Federasyonu Başkanı olan Ömer Düzgün, her fırsatta yerel esnafa sahip çıkalım diye sloganlar atıyor. 

HİKAYEYE BAK SEN...

Peki Ömer Düzgün'ün bu sloganın da Erzurum halkının tercih etmesi gerektiğine vurgu yaptığı Yerel Esnaf Dediği Kim?

Kavaflardaki Ayakkabıcı esnafımız mı?

Okul Malzemesi satan Kırtasiyeci mi?

Kasap mı?

Züccaciyeci mi?

Nalbur mu?

Konfeksiyoncu mu?

Elektrik malzemesi ve Hırdavat satan esnaf mı?

Süt Ürünleri satan Şarküterici mi?

Meyve ve Sebze satan Manav mı?

Ev Satan Müteahhit mi?

Kim?

Söyleyeyim Kim Olduğunu;

Kendisini ve sahibi olduğu Düzgün Marketleri işaret ediyor Ömer Düzgün...

HEP BANA... HEP BANA...

Nasıl mı?

Ömer Düzgün'e ait olan Düzgün Marketlerde;

Kavaflar esnafının sattığı bay, bayan ve çocuk ayakkabı reyonu var.

Okul Malzemelerinin satıldığı Kırtasiye ürünlerinin bulunduğu Kırtasiye reyonu var.

Et ve Et Ürünleri satan Kasap reyonu var.

Tüm Züccaciye ürünlerini bulabileceğiniz züccaciye reyonu var.

Nalbur malzemeleri var.

Tüm Bay, Bayan ve çocuk giyim ürünlerinin bulunduğu Konfeksiyon reyonu var.

Elektrik Malzemeleri ve Hırdavat Reyonu var.

Süt ve Süt Ürünleri satan Şarküteri reyonu var.

Bir Manav'da bulabileceğiniz tüm Meyve ve Sebze çeşitlerinin bulunduğu Manav reyonu var.

Hatta ve hatta Müteahhitlik ürünü şehrimizin her semtinde Binalar inşa edip Yap-Satcılık bile var...

Haydi Ömer Düzgün sen söyle bizde bilelim...

Yerel Esnaf derken kimi kastediyorsun?

Vatandaşlara Düzgün Marketler'e Gel Gel yapıyorsun...

Umurunda mı acaba; Bugün siftahsız dükkan kapatan Kavaflardaki Ayakkabıcı esnafımız...

Umurunda mı acaba; Okullar açılacak, iki defter, kalem, kitap satacağız diye bekleyen Kırtasiyeci esnafımız...

Umurunda mı acaba; Aylardır İşyerine bir kilo eti satamam diye sokmayan Kasaplarımız...

Umurunda mı acaba; uzun zamandır rafına koyduğu bardağı tabağı satamadığı için İşyerini en azından Elektrik faturası gelmesin diye açmayan Züccaciyeci esnafımız...

Umurunda mı acaba; Sayıları tükenen iki kilo çimento satmak için akşama kadar dükkanını açık tutan nalbur esnafımız...

Umurunda mı acaba; Elemanının maaşını kazanamayan Konfeksiyoncularımız...

Umurunda mı acaba; Bir metre 0,75 kablo ile bir adet kontrol kalemi satmak için akşama kadar bekleyen Elektrikçi ve Hırdavatçılarımız...

Umurunda mı acaba; İşyerine aldığı sütü satamdan çürüten esnafımız...

Umurunda mı acaba; Raflarına dizdiği Domatesi, Patatesi, Elmayı, Armutu satamadığı için çöpe döken Manavlarımız...

Umurunda mı acaba; Demir ve Çimentoya zam geldiği için parasını aldığı daireyi nasıl teslim edeceğim diye kara kara düşünen müteahhitlerimiz...

Kimi Kandırıyorsun Ömer Düzgün...

Gördüğünüz üzere, Ömer Düzgün, Yerel Esnaftan Alışveriş yapalım. Yerel esnafımıza sahip çıkalım diye sloganlar atarken, Şehrimizdeki küçük esnafı değil kendisine ait olan Düzgün Marketleri işaret ediyor.

Çünkü küçük esnafın sattığı herşeyi bizzat marketlerinde satıyorsun zaten...

Dedim ya, Bana Hiç Samimi Gelmiyorsun Ömer Düzgün...

Samimi Gelmiyorsun, Çünkü söylediklerinle davranışların çelişiyor...

Şimdi Tüm Zincir Marketler aynı reyonları ve ürünleri satarken söz olmuyor Düzgün Marketlerde bu reyonlar var diye mi sitem ediyorsunuz diyebilirsiniz...

Ama Unutmayın Siz Perakendeciler Federasyonu Başkanı sıfatı taşıyor ve Alışverişinizi Yerel İşletmelerden yapın diye en fazla slogan atansınız...

Perakendeciler Federasyonu başkanı olmak isminizin önüne bir ünvan eklemekle olmuyor.

Gelin Size bir Osmanlı hikaye anlatayım; Belki bu hikayeden birşey çıkarırsınız;

Fatih Sultan Mehmed Han bir gün yiyecek maddelerinin kalitesini ve narh (devletçe belirlenen fiyat) durumunu kontrol etmek amacıyla tebdili kıyafet giyerek çarşıya çıktı. Rastgele bir dükkana girip selam verdikten sonra; Yarım batman yağ, yarım batman peynir ile yarım batman bal veresiz! Dedi. Dükkan sahibi yarım batman yağı tartıp hesabını yaptıktan sonra; Ağam, diğer isteklerinizi de karşı komşumdan alasınız. Çünkü onun malı hem daha iyi hem de siftah etmedi, dedi. Fatih Sultan Mehmed Han ikinci dükkana varıp oradan da batman peynir alınca, bu dükkan sahibi de diğer dükkan sahibi gibi; Çok şükür siftahımı ettim. Üstelik çocuklarımın nafakasını çıkardım. Bundan sonrası ise kardır. Diğer isteklerinizi de komşumdan alasınız. Çünkü o daha siftah etmedi, deyince Fatih Sultan Mehmet Han; Bu milletteki ahlaki istikamet yok mu, ona dünyaları fethettirir. dedi.

Şimdi bence bu hikayeyi bir kaç kez okuyun Sayın Ömer Düzgün, Belki Fatih Sultan Mehmet Han gibi olamazsınız ama en azından bundan sonra slogan atarken ve Perakendeciler Federasyonu Başkanıyım derken iki kere düşünürsünüz...

Son olarak kendisine methiyeler dizmesi için bir yazı kaleme almasını rica eden Ömer Düzgün'ün ısrarı üzerine "İŞ ADAMININ HİKAYESİ OLMALI" başlıklı yazıyı kaleme alan gazeteci arkadaşım Sinan Özçaylak satırlarında Ömer Düzgün'ün babası İskender Düzgün'den de bahsediyor. Gazeteci arkadaşımın anlatımlarında birkaç eksik tesbit ettim onları da ben tamamlayayım istedim...

Gerçekten şehrimizin yetiştirdiği şahsına münhasır Düzgün bir adamdır İskender Düzgün...

Ticaret ahlakını fazlasıyla taşıyan, geçmişi esnaflıktan gelen şehrimizin bir değeridir İskender Düzgün...

Düzgün Marketlerin hangi şubesinde rastlarsanız İskender Düzgün'e, yaşı kaç olursa olsun her müşterisinin önünde düğme ilikleyen, müşterisine velinimet gözüyle bakan mütevazi kişiliğiyle tam bir Erzurum beyefendisidir İskender Düzgün...

Allah uzun, sağlıklı ve sıhhatli bir ömür versin diyoruz...

Elbette ki, Her İşadamının bir Hikayesi olmalı...

Ama Bu Hikaye de Söyledikleriyle Yaptıkları Uyuşmalı...

Yazımın başında da söylediğim gibi Kar'da yürürken bazen ayak izlerinizin görülmediğini düşünürsünüz...

Aslında herkes görüyordur ama bir sebepten ötürü susuyorlardır...

Ömer Düzgün'ün de karda yürürken bıraktığı ayak izlerini herkes görüyor ama şehrimizde sağladığı istihdamdan dolayı herkes susmayı tercih ediyor...

Hepsi bu....

 

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —