İŞTE O YAZI:
?Ben demiştim, ben yazmıştım, ben söylemiştim´ diyen, kendilerini usta ve ileri görüşlü keramet sahibi ilan eden, kimi turfa, kimi dinozor gazeteciler lütfen, 2003-2006´da yazmış olduğum, Fethullah Hoca´nın Şifreleri ve Kuşatma kitabımın, 56, 230 ve 258´inci sayfalarını okusunlar. Bulamayanlar, okuyamayanlar bizi arasınlar. Hatta o dönemde bu kitaplar elinde bulunanlar, Genelkurmay´a verdiğimiz, gazetecilere verdiğimiz, kitaplarımıza baksınlar. Gülen´in o günkü yapılanma içerisinde, Askeriye´de yüzde 45, Emniyet teşkilatında yüzde 75, Mülkiye ve Yargı içerisinde yüzde 60 oranlarında olduğunu her ünitenin gizli imamlarının isimlerini tek tek söyledim ve kitabımda yazdım. Hakimlere ve savcılara o dönemde 1985-1990 arası, bu kurumların içersinde kadrolaşmalar ve yapılanmalar olduğunu defalarca dile getirdim, maalesef Cemaat tarafından hain ilan edildim. Usta gazeteci, araştırmacı gazeteci olduğunu söyleyenler tarafından da hiç birisi benimle konuşma cesaretini gösteremedi.
Bugün de maalesef hiç birisi gazetecilik yaptığını söylemesine rağmen; ne şiş yansın ne kebap diyerek benimle görüşmeye cesaret edemiyorlar.
2003-2004-2005 yılında bizi televizyonlarına, gazetelerine, kabul etmeyenler kitaptaki yapmış olduğumuz bu açıklamaları okumayan veya önemsemeyen, siyasiler ve görevliler de bu hususta madden ve manen sorumludurlar.
Bu iki trenin çarpışacağını söylediğimiz şeyin, 12 sene sonra vardığı nokta işte burasıdır. (15 temmuz 2016 FETÖ darbesi)
Güneş doğduktan sonra sabah oldu demenin bir alemi yok, dünyanın döndüğünü tekrar söylemeye artık gerek yok. Mühim olan hadiselerin gelişinden önce olayları sezebilmektir, açık yüreklilik ve cesaret ile bunları yazmak ve konuşabilmektir, feraset budur. Olduktan sonra olayı şerh etmek üzerinde yorumlar yapmak kuru bir tatlı su gazeteciliğidir.
2010 yılında bize münafık diyenler vardı, 2011 yılında F.Gülen´in yanına koşa koşa Pensilvenya ya giden gazeteciler vardı. 2013-2014´ten sonra saf değiştiren, Akil Adam olanlar vardı. 12 yıl Zaman gazetesinin Hukuk Danışmanlığını yapan, şimdinin AK parti milletvekilleri vardı.. 10 yıl Zaman gazetesinde yazarlık yapan herkesten önce Ermeni Soykırımı Tasarısı´nı tanıyanlar vardı..
17-25 Aralık´tan sonra bunlar gibi birden bire hidayete eren ve kalp gözü açılanlar oldu, bunlara da hakkımı helal etmiyorum. Birden bire bunlara önemli görevler verip itibar gösterenlere de hakkımı helal etmiyorum.
ŞİMDİ GELELİM DARBE SONRASI OLABİLECEKLERE:
30 yıl, 40 yıl sabırla bu kuruluşların içerisine sinsi bir şekilde bukalemun olarak yerleştirdikleri bu adamlar, en ince ayrıntılarına kadar takip edildikleri hâlde, önlerine konan barajları açmışlar ve bu kritik noktaları ele geçirmişlerdir.
Bugün Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri´nde, Yargıda ve Emniyette ihtilal yapacak kadar, hayati müesseseler ve kurumlar içerisinde güç oluşturmuşlardır ve organize olmuşlardır. Ülkeyi alt üst edip ele geçirecek darbe yapacak boyuta ulaşmışlardır.
Şimdi bu kadar sinsi planlarını 40 yıl sabırla uygulayan Gülen bir anda pes etmez. Bir oyununun bozulmasıyla ikinci, üçüncü, dördüncü oyunlarını devreye sokmaktan vazgeçmez. Biz bunu yetkililere, Ankara, İzmir ve İstanbul gibi ilgili birimlere ifadelerimizi yazılı ve görüntülü olarak vermiştik.
Hatta İstanbul´daki bir ifademe müracaat eden savcıya sadece bilgi olarak, Fethullah Hocanın Şifreleri kitabımı dosyaya koymasını ve bütün soruların cevabının orada olduğunu söyleyerek kitabımı bizzat elden verdim.
Aradan geçen bu 13 yıl içerisinde, bu soruların cevabı, hepsi yazmış olduğum kitaplarımda olmasına rağmen, ayrıca Genelkurmay´a da 2006 yılında 8 saat bu konuyu anlattım ve bilgilendirdim, bilgileri ve yetkileri olmasına rağmen, beni etkisizleştirme, itibarsızlaştırma, bir köşeye sıkıştırıp cezaevine atacak kadar beni bitirdikleri halde, ilgilenmeyenlere, tekrar buradan diyorum ki:
1: Vatana ve millete yapılan bu hadiselerle ilgilenmediğiniz için size hakkımı helal etmiyorum.
2: Bütün bu uyarıları vatana ve millete yapılacak hadiseleri benim şahsi meselem gibi karalayarak, beni önemsemeyenlere ve iftira atanlara da hakkımı helal etmiyorum.
3: Bugün hâlâ daha benimle konuşmaktan korkan, bütün medya kuruluşlarına ve gazetecilere de hakkımı helal etmiyorum.
4: Eğer özgür basın ve basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü diyen gazeteciler varsa benimle konuşmaya cesaret edemedikleri için hakkımı helal etmiyorum.
5: Sadece Akit gazetesine ve Akit televizyonuna teşekkür ediyorum, bu hakikatleri söyleme fırsatını bana verdiği için.
Şimdi gelelim bu yapılan darbeden sonra Gülen´in uyuyan hücreleri ile yapabileceği b,c,d planlarına?
40 yılda her türlü engellemeyi aşarak kılcal damarlara kadar en hayati ünitelerin içerisinde örgütlenen bu sistemin, birkaç günlük veya birkaç aylık operasyonlar ile bu örgütün kökünün kazınabileceğini düşünmek büyük bir hata olur.
Tuzla şekerin karışması gibi, birbirine çok benzeyen, kristal yapısı ile tespit edilmesi ve ayrıştırılması zor bir yapılanma ile karşı karşıyayız.
Daha önceki yazılarım da belirttiğim gibi uzun soluklu pek çok uzmanlık alanlarından seçilmiş kadrolar ile tek yönetim merkezinden aracısız direkt Cumhurbaşkanı´na bağlı bir Uzmanlar Heyeti acilen kurulmalıdır.
İkinci önemli tehlike: Siber saldırı yollarını kullanarak ekonomide, bankalar da, havalimanlarında ve diğer bütün habercilikte, dijital ortamlarda muvaffak olabilecekleri, Google ve Apple´da, Twitter´da, en üst düzey yetkililerle iç içe çalıştığı ve oraların sorumluları olduklarını, daha önceki köşe yazılarımda belirtmiştim.
Üçüncü tehlike ise: Yurtdışındaki yabancı misyonlar ve gizli servislerle ortak hareket ederek, Türkiye´nin yurtdışındaki itibarını bitirmek, yurtdışındaki devlet büyüklerinin ve yetkilileri ile iç içe akrabalıklar kurarak, Türkiye´yi yurtdışından kuşatmak projeleri vardır.
Bu önerim ve yazılarım işe yarayacak mercilere ulaşır mı bilemem. Allah bir daha böyle acı günler göstermesin.
