Erzurum`da Komşuluğa darbe

Erzurum`da Komşuluğa darbe

Çarpık ve plansız kentleşmeyle birlikte komşuluk ilişkileri ve mahalle kültürü gibi değerlerimiz de yok olmaya yüz tuttu. Jiletli tellerle çevrili lüks siteler ise şehrin içerisinde küçük gettoları andırıyor

Çarpık ve plansız kentleşmeyle birlikte komşuluk ilişkileri ve mahalle kültürü gibi değerlerimiz de yok olmaya yüz tuttu. Jiletli tellerle çevrili lüks siteler ise şehrin içerisinde küçük gettoları andırıyor

Çarpık ve plansız bir kentleşmenin yaşandığı Erzurum`da, betonarme yapılar şehri kimliksizleştirdi gibi değerlerimizi yok etti. Kat kat yükselen apartmanlar, müstakil ev kültürünü, mahalle ve komşuluk kültürünü yok ediyor.

Özellikle son yıllarda etrafı jiletli ve dikenli tellerle çevrili sitelerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu siteler şehirler içerisinde küçük küçük gettoları andırıyor. Özellikle jiletli teller çok sayıda kuşun ölmesine  neden oluyor.  Bir çok gelişmiş ülkenin imar kanununda estetik yapılaşma maddesi bulunurken, Türkiye`de böyle bir maddenin bulunmaması çarpık kentleşmeyi doğuruyor. Müstakil evlerin hemen dibinde 6-7 katlı apartmanların bulunması, şehrin estetiğini bozuyor. Geniş bir düzlük araziye sahip olan Erzurum`da çok sayıda yüksek bina inşa ediliyor. Yüksek katlı binaların şehrin estetiğini bozduğunu ve komşuluk ilişkilerini zayıflattığını ifade eden Uzmanlar, "Şehir kimliği diye bir kavram son günlerde sıkça dillendiriliyor. Hatta geçtiğimiz günlerde bir çalıştay da yapıldı. Sonuç ne oldu? Ne değişti? Yine aynı bozuk kentleşme devam ediyor. Firmalar geliyor ben buraya 6-7-8 katlı bina yapacağım diyor, belediye de doğrudan veriyor ruhsatı. Kimse yanındaki evler kaç katlı, bakmıyor. Bu betonlaşmaya davetiye çıkartmaktır. Firmalar bina yaparken estetiği ve kültürel kodlarımızı dikkate almalı. Özellikle Deprem kuşağında bulunan Erzurum arazisi bol bir şehir. 6-7 katlı binalar yerine 2-3 katlı müstakil evler yapılmalı" diye konuştu.

MİMARİ BİR DOKU YOK

Erzurum`da mimari bir dokunun kaybolduğunu kaydeden Uzmanlar, "Sürekli Erzurum`un kadim bir şehir olduğunu siyasiler söylüyor. Ancak gözle görülebilir bir mimari anlayış yok maalesef. Tamamen müteahhitlerin inisiyatifine kalmış yapılar var. Bursa buna güzel bir örnek olabilir. Şehre girdiğiniz zaman tarih kokuyor. Yapılar düzenli bir şekilde yükseliyor. Erzurum`daki gibi kimse kalkıp da kafasına göre kat kat bina dikemiyor. Birçok Medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir Konya. Hani nerede Selçuklu mimarisi? Tarihi yapıdan ziyade, gelişigüzel bir yapılaşma var. Bunu ben bir vatandaş olarak görüyorum ancak yetkililer maalesef göremiyor" ifadelerini kullandı.

SOSYAL İLİŞKİLER ZAYIFlLADI

Betonlaşmanın komşuluk kültürünü de yok ettiğini belirten Uzmanlar, "Komşuluk ilişkileri bizim tarihimizde ve sosyal geçmişimizde büyük bir öneme sahipti. Öyle ki komşulukla ilgili bir çok atasözümüz bulunmakta. Ancak bugün geldiğimiz noktada, bırakın komşumuzun adını bilmeyi sabah görünce günaydın demekten aciz bir duruma geldik. Bunun tek eseri apartmanlar değil tabi ki. Bu kültürel yozlaşmayı tamamen betonlaşmaya yıkmak doğru olmaz. Türkiye gergin bir ülke haline geldi. Siyasi ortam da bunu tetikliyor. İnsanlarla iletişim kurmakta zorluk çekiyoruz. Sadece komşuluk değil, sosyal ilişkilerimiz de zayıflıyor. Öğretmen öğrencisiyle, iş veren işçisiyle iletişim kurmakta zorluk çekiyor" sözlerini kullandı.

DOĞAL ALANLAR AZALIYOR

Büyükşehirlerin mutlaka büyük yeşil alanlara sahip olması gerektiğine dikkat çeken Uzmanlar, "Nüfusu kalabalık ve betonlaşmanın yoğun olduğu şehirlerde yeşil alanlar bir zorunluluktur. New York`taki Central Park çok güzel bir örnek. Gökdelenlerin ortasında devasa bir park. Mesela Amerika`da şehrin ortasında büyük gökdelenler ve yüksek katlı binalar var. Merkezden uzaklaştıkça binaların kat sayıları da azalıyor. En son yerleşim alanları ise tamamen müstakil evlerden oluşuyor. Yani kimse şehir merkezine müstakil ev yapamadığı gibi, yerleşim alanlarına da gökdelen dikemiyor. Şehrin estetiği kanunlarla güvence altına alınmış. Erzurum geniş bir ovaya hakim özellikle Dadaşkent civarı müstakil yapılaşmaya müsait ama Dadaşkent artık yaşanılabilirliğini gün geçtikçe yitirmeye başlamıştır. Ancak tek tip yapılaşma öyle bir hal almış ki, şehir merkezinde bir yanda müstakil bir ev, diğer yanda 10 katlı apartman. Diğer taraftan şehir merkezinden uzak olan bölgelerde de aynı durum söz konusu" şeklinde konuştu.

TEK TİP YAPILAŞMA HAKİM

Şehir estetiğinin müteahhit ellerine bırakıldığını vurgulayan Uzmanlar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Apartmanlar da yüksek katlı binalar da elbette ki olacaktır. Ancak bunları bir yerde toplamak gerekiyor. Şehir hepimizin. Kimsenin şehrimizin görüntüsü bozmaya hakkı yok. Bugün geriye dönüşün yapılamayacağı bir noktaya geldik. Ancak bundan sonra özellikle şehir merkezinde önlemlerin alınması gerekiyor. Tek tip yapılaşmadan vazgeçilsin. Bugün Paris`e bakın her evin mutlaka ortak bir noktası var, mimari açıdan. Erzurum`daki tek ortak nokta beton."



Anahtar Kelimeler: Erzurum`da Komşuluğa darbe