Feridun Fazıl Özsoy Yazdı... CUMHURİYETİ ANLAMAK…
1918’de yeniden yayınına başlayan Albayrak Gazetesi, Erzurum’u ‘Yüce Yurt’ diye tanımlıyor…
Bu yıl pandemiden kaynaklanan kısıtlamalar nedeniyle Valilik bahçesinde sınırlı bir tören gerçekleştirildi.
Tebriklerin kabulünün ardından Vali, 9.Kolordu ve Garnizon Komutanı ile Büyükşehir Belediye Başkanının önderliğinde bayraklarımızı sallayarak araç konvoyu yapıp Cumhuriyet coşkusu yaşadık.
Belki de Cumhuriyeti kutlamanın tek coşkusu bu idi…
Yani Cumhurun coşkuya ortak olamadığı bir Cumhuriyet bayramı töreni gerçekleştirdik…
*
Halbuki bu şehir 1919’da Kongre toplamak için şehre gelen Mustafa Kemal’i bağrına basan kentti…
Sadece Paşa’yı mı…
Onca zorluğa göğüs gerip, uzak diyarlardan şehirlerine gelen delegelere evlerini açıp, bir lokma aşı onlarla paylaşmıştı…
*
Törende bu şehrin Valisi güzel bir konuşma yaptı. İsterdik ki bu konuşmayı tüm Erzurumlular duysun…
Gönül isterdi ki törene bütün milletvekillerimiz katılsın ya da bir temsilci gönderilsin…
Çok arzulamalarına karşın, törene katılamayan vatandaşlarımız da törende bulunsun…
Çünkü Erzurum, Vali’nin dediği gibi Cumhuriyet’in kurulduğu kenttir…
Her şeye karşın; O Yüce Yurt’ta Coşku, onur ve övünç vardı…
*
Cumhuriyetin kuruluşuna omuz vermekte Coşkuluyuz çünkü; yurdunun büyük kısmı işgal altında olan bir milletin umutsuzluğuna umut, karanlığına ışık olacak kongrenin toplanmasının ve vatanın kurtuluşu yolunda atılacak ilk adımın ev sahipliğinin yıldönümü…
Onurluyuz çünkü; bu kongrenin başkanı Erzurum nüfusuna kayıtlı, Kongreye Merkez Delegesi olarak katılan Mustafa Kemal’di…
Övünçlüyüz çünkü; bu kongrede manda ve himaye kesinlikle reddedilmiş, Milli İradenin hakim kılınması kabul edilmişti.
Bu, milletin iradesinin her şeyin üstünde kabul edilmesi, aynı zamanda 1923 yılında ilan edilen Cumhuriyetin, Erzurum’da kararlaştırılmış olmasıydı.
Cumhuriyetle birlikte bir imparatorluktan ulus devlet doğdu… Diğer bir deyişle çok uluslu devletten, milli devlet yapısına geçildi. İnsanlar teba olmaktan kurtarılıp uygar vatandaş konumuna getirildi.
Tek işinin egemenliği yerine Milletin Egemenliği hakim kılındı…
Yüce güç milletti ve onun egemenliği Cumhuriyetti…
Atatürk 4 Aralık 1923’te yaptığı bir konuşmada;
‘Cumhuriyetimiz öyle sanıldığı gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde ekmek için bolca kan döktük… Her yana kanımızı akıttık…’
*
Geçen doksan yedi yılda Türkiye; bulunduğu coğrafyada yaşamanın zorluğu ve bu bölge için iştahı kabaran bir takım devletlere rağmen önemli bir güç ve denge konumuna kavuştu.
Seksen milyonu aşan genç nüfusumuz, yer altı – yer üstü zenginliklerimiz, dünyanın yirmi büyük ekonomisi içinde yer alan yapımızla bulunduğumuz coğrafyanın en önemli ülkesiyiz…
Daha da önemlisi Türkiye, Adriyatik’ten Çin’e uzanan Türk dünyasına ağabeylik yapabilecek, bu özelliğiyle de sonraki yüzyıla Türk damgası vurabilecek bir güce sahip…
Bu ülke mevcut potansiyeli ve aydınıyla; demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkeleriyle, Misak-ı Milli hudutları içindeki etnik ve dini kökeni ne olursa olsun çeşitliliğiyle, Cumhuriyet ilkelerine bağlı olarak hedeflerine ulaşacaktır.
Cumhuriyet ilan edildiği günlerde Mustafa Kemal Atatürk; “Cumhuriyet fazilettir… Bu gün ulaşmış olduğumuz sonuç, yüzyıllardan beri çekilen milli felaketlerden alınan derslerin ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir” diyordu…
Cumhuriyet, devletimizin, milli birlik ve beraberliğimizin simgesidir.
Cumhuriyet, devlet-millet bütünlüğü , milletin iradesine saygı ve milli hudutlar içerisindeki millet fertlerinin dayanışma ruhudur…
Millet ırki anlam ifade etmez… Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan insanlar bir millettir…
Evet, dün pandemiden kaynaklanan kısıtlama olsa da Cumhuriyet Bayramını kutladık…
Bu şehir Cumhuriyet’in kuruluşuna emek vermenin haklı onurunu bir kez daha yaşadı…
Kutlu olsun…
Erzurum
22.11.2024