SETA´nın düzenlediği Cumhurbaşkanlığı Sistemi Sempozyumu´nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP´ye seslendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, SETA´nın düzenlediği Cumhurbaşkanlığı Sistemi Sempozyumu´nda konuştu.
Erdoğan, "Türkiye´nin tam da Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmek için tarihi karar arefesinde olduğu bir dönemde tertip edilen bu sempozyum için SETA yöneticilerini tebrik ediyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Sistemini getiren anayasa değişikliği referandumu için algı operasyonu yürüten CHP´ye şöyle seslendi:
Avrupa ülkeleri monarşi ile yönetilirken biz Cumhuriyeti ilan ettik. Ülkemiz bugünlere kadar geldi. Ana muhalefet sana sesleniyorum: Önce tek partili, sonra çok partili döneme geçildi... 1921 ile 1924 anayasası arasında çok ciddi farklar vardır.
Aynı şekilde Gazi Mustafa Kemal´in cumhurbaşkanlığı ile İnönü döneminde de farklılıklar vardır. 1950´den sonra demokrasimizi darbelerin gölgesinde ayakta tutmaya çalıştık. Miletimizden aldığımız güçle sorunları aşmayı başarmış olmamız temelde yatan çarpıklıkları ortadan kaldırmıyor. Bu çarpıklıkların sonucu istikrarın sürekli tehdit altında olmasını sağlıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın konuşmasından satırbaşları;
"DERİN VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR ARKA PLANI VAR"
Son 200 yıllık arayışlarımız, cumhuriyet dönemindeki tecrübelerimiz ve özellikle son yıllarda yaşadıklarımız bize bir gerçeği gösteriyor. Şayet ülke ve millet olarak hedeflerimize ulaşmak istiyorsak öncelikle güçlü, etkin, yetki ve sorumluluk sahibinin tam olarak belli olduğu bir yönetim sistemine ihtiyacımız vardır. Esasen bugün üzerinde konuştuğumuz Cumhurbaşkanlığı Sistemi konusu, öyle bir anda, bir günde, bir yılda ortaya çıkmış değildir, gerisinde işte böylesine derin ve düşündürücü bir arka plan vardır.
"1950´YE KADAR OLAN DÖNEME DEMOKRASİ DEMEK..."
Kesinlikle bu mesele bir cumhuriyet meselesi değildir. Mesele kesinlikle demokrasi meselesi, özgürlük meselesi de değildir. Tartıştığımız sistem Türkiye´nin ve Türk milletinin asırlardır devam eden beka sorununun en doğru çözüm yoludur. Mesele budur. Cumhuriyetin ilanından 1950´deki çok partili hayata geçişimize kadar olan dönemin adına ´demokrasi´ diyen ya kendini kandırıyor ya da bizi kandırmaya çalışıyor. Bu dönemin adı tek parti yönetimidir.
"KAFA BULANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR"
Mesele, ülke ve millet olarak geçmişte yaşadığımız tecrübeler ışığında kendimize çok daha güçlü, çok daha dirençli, hedeflerimizi gerçekleştirmeye çok daha uygun bir yönetim sistemi kurma çabasıdır. Cumhurbaşkanlığı sisteminin en büyük güvencesi, gerçek anlamda demokratik olmasıdır. Bu sistemde milletimizin yarısından fazlasının teveccühüne mazhar olamayan hiç kimsenin ülkeyi yönetme ihtimali yoktur. Millete, milli iradeye hesap vermek zorunda olan hiçbir yöneticinin de cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkanların öne sürdükleri yanlışlara sapma ihtimali olamaz. Milletin size gösterdiği yolu terk ederseniz, anında millet tarafından al aşağı edilirsiniz. Bunun için ben diyorum ki sisteme karşı çıkanların özellikle güvensizliği cumhurbaşkanı seçilecek kişiye değil, millete karşıdır, mesele odur. Bu gerçeği ifade edemediklerinden olsa gerek şahıslar üzerinden ürettikleri yalanlarla kafaları bulandırmaya çalışıyorlar.
"İŞİNİZ GÜCÜNÜZ TAYYİP ERDOĞAN"
İşiniz gücünüz Tayyip Erdoğan diyorum. Tayyip Erdoğan, baki değil, fani ya. Benim 16 Nisan´a dahi çıkacağıma dair bir garanti var mı? Dolayısıyla biz burada bir sistem mücadelesi veriyoruz. Olay bir sistem mücadelesidir. Erdoğan´dan sonrası ne olacak? Millet ne derse o olacak, Allah ne derse o olacak.
"TÜRKİYE VESAYET KURUMLARINDAN ÇOK ÇEKTİ"
1950´de geçtiğimiz çok partili hayatın sık sık darbelerle, muhtıralarla kesintiye uğramasının gerisinde belli bir kesimin tek parti dönemine olan özleminin bulunduğunu ifade etmek herhalde yanlış olmaz. Bunu buradan açıklıyorum. Türkiye, gücü ve yetkiyi elinde bulunduran ancak millete karşı hiçbir sorumluluğu olmayan vesayet kurumlarının elinden çok çekti. Dikkat ediniz, ülkemizde ne zaman milli iradeye dayalı yönetimler güçlü bir şekilde iş başında bulunmuşsa o dönemlerde çok büyük sıçramalar yaşanmıştır.
"YÖNETİM DOĞRUDAN MİLLETE VERİLİYOR"
Bu değişim, dönüşüm sıradan bir olay olmayacak. Cumhurbaşkanlığı sisteminin özü, yönetimin doğrudan millete veriliyor olmasıdır. İşin aslı budur. Yürütme görevini ifa edecek olan cumhurbaşkanı, gücünü aldığı millete karşı sorumlu olacağı için attığı her adımda gözü kamuoyunun üzerinde olmak zorundadır. Utanmadan sıkılmadan ne diyorlar? ´Parlamento yok edilecek, parlamento olmayacak, yasama organı olmayacak.´ Böyle bir saçmalık olur mu?
KAYNAK: http://www.haber10.com/guncel/cumhurbaskani_erdogan_chp_ye_seslendi-686887
Erzurum
23.11.2024