Muhterem Müslümanlar!
Bir sahabi, Peygamber Efendimizin yanına gelerek ona şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü, bana İslâm ile ilgili öyle bir nasihat ver ki, bu konuda başka kimseye soru sorma ihtiyacım kalmasın.” Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurdu: “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!”
Aziz Müminler!
İnsanın yaratılış gayesi kulluktur, en önemli vazifesi ise Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak sonra da bu imanın gereği olarak dosdoğru yaşamaktır. Zira iman gönüllere işleyince, duygulara, düşüncelere ve davranışlara yansır. Kişiyi hak ve hakikate, dürüstlük ve istikamete yöneltir. İşte o zaman mümin, huzurlu ve onurlu bir hayat yaşar. Her iki dünyada da sıkıntı ve kederden emin olur. Takvaya ve ilâhî ikrama kavuşur.
Kıymetli Müslümanlar!
İstikamet; imanda sebat etmek ve ahdine vefa göstermektir. Cenâb-ı Hakka itaat, Resûlüllah’a ittiba etmektir. Özü, sözü bir olmak, olduğu gibi görünmek ve göründüğü gibi olmaktır.
İstikamet; küfürden ve şirkten arınmak, günahtan ve isyandan kaçınmaktır. Fitne ve fesattan uzak durmak, nefsin aşırı istekleri ve şeytanın vesvesesi ile mücadele etmektir.
Değerli Müminler!
İstikamet sahibi bir mümin, doğruluktan ödün vermez. Sözünü eğip bükmez, asla yalan söylemez. Adaleti gözetir, haksızlığa meyletmez. İyi niyetli ve samimidir, riyakârlık göstermez. İşini sağlam ve güzel yapar; hileye tevessül etmez. Yaratan’a olan sevgi ve saygısıyla, yaratılana merhamet gösterir, hiçbir canı incitmez. Hâsılı sırât-ı müstakim üzere yaşar. Allah’ın rızasını kazanmayı her türlü kazançtan aziz bilir. Rabbinin gizli ya da aşikâr her şeyi görüp işittiğinin ve kullarını hesaba çekeceğinin bilincinde bir hayat sürer.
Hutbemi Yüce Rabbimizin şu müjdesiyle bitiriyorum: “Rabbimiz Allah’tır deyip sonrada dosdoğru olanlara ne bir korku vardır ne de onlar üzüntü çekeceklerdir.”