CEMAL ŞENGEL´İN AK PARTİ AZİZİYE İLÇE GENÇLİK KOLLARININ SEÇİMLERİNDE NE İŞİ VARDI?

CEMAL ŞENGEL´İN AK PARTİ AZİZİYE İLÇE GENÇLİK KOLLARININ SEÇİMLERİNDE NE İŞİ VARDI?

CEMAL ŞENGEL´İN AK PARTİ AZİZİYE İLÇE GENÇLİK KOLLARININ SEÇİMLERİNDE NE İŞİ VARDI?

 

 

AK Parti Aziziye İlçe Gençlik Kollarının 5. Olağan Kongresi önceki gün gerçekleştirildi. 

Kongreye AK Parti Erzurum İl Başkanı Mehmet Emin Öz, Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan, Ak Parti Aziziye İlçe Başkanı Ensar Coşkun ve çok sayıda partili katıldı.

Kongre sonrası toplu çekilen hatıra fotoğrafında DAİB (Doğu Anadolu İhracatcılar Birliği) Başkanı Cemal Şengel´in de aralarında olması sosyal medya da geniş yorumlara sebep olurken Gazeteci Cem Atmaca Fotoğrafın sosyal medya´ya düşmesinin ardından bir paylaşım yaptı.

Gazeteci Cem Atmaca´nın AN İTİBARİYLE (AK PARTİ AZİZİYE GENÇLİK KOLLARI KONGRESİ VE DAİB BAŞKANI CEMAL ŞENGEL) başlığıyla sosyal medya hesabı Facebook ve Twiter´den yapmış olduğu paylaşıma yüzlerce insan yorum ve eleştiri getirdi. 

İŞTE CEM ATMACA´NIN HAFTAYA DAMGASINI VURAN O PAYLAŞIMI:

 Cem Atmaca 12 Aralık, 09:14 

 

 

AN İTİBARİYLE (AK PARTİ AZİZİYE GENÇLİK KOLLARI KONGRESİ VE DAİB BAŞKANI CEMAL ŞENGEL)

Ak Parti Aziziye İlçe Gençlik kolları kongresi Ak Parti İl Başkanı, İlçe Başkanı, Belediye Başkanı ve gençlerin katılımıyla yapılmış. 
Aziziye Belediye Basın birimi konuyla ilgili bir basın bildirisi ve resim göndermiş.
Resimde bir isim var ki o karenin içerisinde niçin yer aldığı merakımı uyandırdı.
Bu isim DAİB Başkanı Cemal ŞENGEL.
Erzurum´da herkes bilir ki Cemal Şengel´in Partisi yoktur.
Şimdi biliyorum şöyle diyeceksiniz İhracatı da yok ama İhracatçıların başkanı.
Kim bilir belki de gençlere olmayan ihracatlarını anlatmaya gitmiştir.

/resimler/2017-12/15/0135141102660.jpg

Bu fotoğrafın sosyal medya hesapları üzerinden paylaşılmasının ardından yapılan yorum ve eleştirilerin arasında en çok dikkat çeken ise; DAİB Başkanı Cemal Şengel´in geçtiğimiz yıllarda SÜLEYMANCILAR olarak bilinen cemaate Yenişehir semtinde Bir Bina yaptığı ve Cemal Şengel´in Süleymancılar Cemaatine yakın bir isim olarak şehirde bilindiğini ifade eden yorum oldu.

Bu yorum hemen akıllara geçtiğimiz yıl 12 Eylül 2016´da yani 15 Temmuz Hain darbe girişiminden sonra Hayrullah Karadeniz´in kaleme aldığı ve "Süleymanlılar CIA´nın kontrolünde mi?" başlığıyla birçok İnternet haber sitesinde yayınlanan yazıyı bize hatırlattı.

İsterseniz önce Emanet Sırrı Cemaatin İleri Gelen Avukatı Hayrullah Karadeniz´in "Süleymanlılar CIA´nın kontrolünde mi?" başlığıyla kaleme aldığı ve Bomba İtiraflar diye başlayan yazısını bir hatırlayalım. 

 

BİR MEVTANIN ARDINDAN 


Müntesibi olmanın şükründen aciz olduğum, Süleyman Hilmi TUNAHAN (KSA) Efendi Hazretlerinin irtihalini (1959) müteakip, O´nun dini hizmetlerinin tezahürü olan talebelerini ve bağlılarını bir araya getirerek, Kur´an Kursları Federasyonu unvanı altında teşkilatlandırıp, kamuoyunda Süleyman Efendinin Talebeleri-Süleymancılar (Süleymanlılar) olarak bilinen dini cemaatin meydana gelmesine vesile olan ve vefat ettiği 2000 yılına kadar cemaati idare eden Rahmetli Kemal KACAR (TUNALI) Beyefendinin, hasbelkader yakınında bulunup, zaman zaman zahiri iltifatına mazhar olmuş bir kişi olarak, ondan sonra 16 yılı aşkın cemaatin başında bulunan Ahmet Arif DENİZOLGUN´un 08.Eylül.2016 tarihindeki ani vefat haberinin siyasi ve dini çevrelerde, ölümü ve cemaatin geleceği konusunda şüphelere itmesi dolayısıyla, şahsımda bir emanet olarak bulunan bilgiyi, mühim bir vazife olarak, kamuoyu ile paylaşmayı uygun buldum. Bütün menfaat odaklarından bağımsız ve irtibatsız olarak, 1982 yılında Rahmetli Kemal Bey Ağabeyimiz tarafından şahsıma tevdi edilen bu emaneti, zamanı geldiği düşüncesiyle ortaya koymaya karar verdim. Maksadım, başka bir cemaatin derin güçler ve ?Hain Üst Akıl? tarafından nasıl ?FETÖ? terör örgütüne dönüştürüldüğünün ortaya çıktığı böyle bir zamanda, 16 yıldır aynı güçler tarafından kontrol altında tutulduğunu bildiğim bu temiz cemaatin, başka bir ?Şer Odağı? haline gelmesinin önüne geçilmesinde, Devletimizin başında bulunan siyasi güç sahiplerine ve varsa aklı başında cemaat yöneticisi konumundaki hocalarımıza (Her bir şeyi keramete yormadan hareket etmelerini dileyerek), kendilerinde var olan bilgilere ilave olarak bendeki bu emanet bilgiyi de sunmak suretiyle dini ve milli bir hayra hizmet etmektir.

Tarih Haziran (21?)1982, Yer Fazilet Han-Sultanahmet: O tarihte Ardahan´da görev yapmakta olan Yüzbaşıyım. Oniki Eylül darbesinin üzerinden henüz iki yıl geçmemiş, yurt sathında birçok Ku´ran kursu ve öğrenci yurtları kapalı, darbe iktidarı cemaatin bütün mülküne el koymanın peşinde kararname hazırlamış, cemaat yöneticileri -başta Kemal KACAR Bey Ağabeyimiz olmak üzere- Antalya´da tutuklu olup idamla yargılanıyorlar. Bir vesile ile İstanbul´a gelmiştim. O günkü şartlarda iletişim imkanları zayıftı. Cemaate ait Fazilet Neşriyatın Sultanahmet´teki merkezine geldim. Kemal Ağabeyin cezaevinden tahliye edildiğini orada öğrendim. Birkaç gün önce serbest kalmış. Fazilete gittiğimde de oradaki ofisindeymiş. Geldiğimi haber verdiler, hemen kabul etti. Hizmet eden kişilere ?Hususi görüşmemiz var rahatsız etmeyin!? diye talimat verdiler. 27 Yaşında genç bir subaydım. Böyle büyük bir zatın benimle görüşecek hususi ne meselesi olabilirdi? Cemaat mensubu 7-8 muvazzaf subaydan biriydim. O gün orada benim bulunmam bir tevafuk muydu? Kemal Bey Ağabeyimiz 1973 yılında mezun olup Tğm. olduğumuzdan itibaren benimle ve benim gibi subay olan diğer arkadaşlarımızla yakından ilgilendiğini biliyordum. Kur´an kursundan mezun bir talebesiyle (Rahmetli Zevceleri Bedia Ablamızın Talebesi) evlenmeme vesile olmuş, birçok mecliste ?Bu kardeşimizi ben evlendirdim? buyururlar, bizimle iftihar ederlerdi. Ama bu durumla ilk defa karşılaşıyordum. Asrın Mürşidine evlat ve talebe olmuş, şahsen birçok kerametlerine şahit olduğum, tarihi ve manevi bakımdan büyük bir zatın karşısında olduğumun şuurundaydım. Hususi meselelerin istişare edileceği bir olgunlukta olduğumu düşünmüyordum. Asker olmam dolayısıyla bu konuya muhatap olduğumu düşündüm. Ne de olsa devir askerlerin devri idi. Tahmin ettiğim gibi de çıktı.

Bu Sırrımı Ben Hayattayken Kimseye Söylemeye Mezun Değilsin: Ağabeyimiz söze şöyle başladı; ?Seninle bir sırrımı paylaşacağım. Bu sırrımı cemaatte H.Kumaş da dahil (O zaman Cemaatin iki numaralı idarecisi ?Naib- idi) paylaşacak kimsem yok? buyurdu. İstihbaratın (MİT o zamanlar ve yakın tarihe kadar CIA´in küçük bir şubesi durumundaydı) kendisini cezaevinde bir anlaşmaya zorladığını, kendisinin de bu anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldığını belirtti. (O günleri yaşayanlar, 27 Mayısın ünlü anayasa profesörü CHP Senatörü Muammer AKSOY´un Kemal Bey ve Cemaat hayranlığı(!) ile Ağabeye fahriyen avukatlık yaptığını iyi bilirler. Kemal Ağabey bir şey söylememekle birlikte bendeniz irtibatın bu yolla kurulduğunu düşünmekteyim.) Kemal Bey Ağabeye iki durumdan birini tercih etmesi teklif edilmişti. Ya Kendisi ve 16 İdareci-Hoca arkadaşı ortadan kaldırılacak ve Cemaatin bütün mülküne el konulacak; Ya da cemaatin tasfiyesi ve askeri idarenin emrine girmesi için idare ile işbirliği yapılacaktı. Eğer bu anlaşma sağlanırsa ?Amerika veya Türkiye´de? en yüksek seviyede imkanları haiz bir dünya hayatı garanti edilecekti. Büyük miktarda para da teklif ediliyordu. Kemal Ağabey; ?Ben bu anlaşmaya gönülden nasıl evet derim. Ama kabul etmediğim taktirde bu kişiler söylediklerini yapacak güçte ve kararlıktalar. Bu sebeple anlaşmayı kabul ettim ve bu şekilde tahliye edildim. Diğer arkadaşlarımız da serbest kalacaklar. Bundan sonra artık bu anlaşma çerçevesinde neyi ne kadar ve nasıl yapabileceksek öyle olacak.? Nitekim de öyle olmuştur; H.KAPLAN Hoca Efendinin ve daha nicelerinin 2000´e kadar cemaatten tasfiyesi, Kemal Ağabeyin (Sahte Şeyh olarak İstihbaratın elinde koz olması bakımından) ?Dört Genç Kadın?la evlenmesi, yakın çevresinde (H.Ş.) ve (A.B.)vs. gibi MİTÇİ oldukları bilinen kişilerin, G.K. ve H.E. gibi cemaat yapısına uymayan süfliyatın bulunması hep bu sebepledir. 1988 yılında Ordu´dan istifa edip İstanbul´da cemaat şirketlerinde çalıştığım dönemlerde defaatle Kemal Bey Ağabeyimiz bu anlaşmayla ilgili durumu tarafıma teyit etmiş, her vazifeden alınıp cemaatten tard(!) edilen nice hocalarımıza ?bu sırrı? paylaşmadan moral destek amaçlı ziyaretlerim de onun bilgisi dahilinde olmuştur.

Yıl 2003, Ben KİPTAŞ´ta Yöneticiyim, JİTEM´den Davet Aldım: Hatıra yazmak gibi bir alışkanlığım yok maalesef, bu sebeple gün olarak tarihi hatırlamıyorum. 2002/2003 kış mevsimiydi. J.Gn.K.lığından olduğunu söyleyen bir J.Subayı (S.Ö.) beni arayarak, görüşmek için randevu istedi. Eski asker olmam dolayısıyla telefondaki kişi bana ?Komutanım? diye hitap ediyordu. O günler AK Partinin yeni iktidara geldiği günlerdi. İktidar-Asker ilişkileri son derece gergin idi. Beklenmedik bu telefonun arkasındaki gerçeği daha iyi anlayabilmek için, ?Devlet ayağa gelmez, ben devlete giderim?gerekçesi ile reddederek, görüşmek için kendim gelebileceğimi söyledim. (S.D.) isimli arkadaşımla Ankara´ya hareket ettik. Güvercinlikte ana bulvar üzerinden bir araçla alındım. JİTEM´in karargahındaydım. Özetle beni araştırdıklarını (Süleymanlı olduğumu, eski asker olduğumu bildiklerini) söyleyerek, Devletin benim hizmetime ihtiyacı olduğunu belirttiler. Devletimiz için her hizmete amade olduğumu ifade ettim. Özetle şöyle bir muhabere geçti aramızda; İrticaın (AK Partiyi kastederek) devleti ele geçirmekte olduğunu, özellikle İstanbul Belediyesinde İrticaı içeriden kontrol edecek eleman bulmakta zorluk çektiklerini, benim Süleymanlı cemaatine mensubiyetimi bildiklerini, zaten cemaatin başındaki Ahmet Arif Denizolgun´un kendileri ile birlikte çalıştığını, cemaatin bu haliyle devletin(!) himayesinde olduğunu ifade ederek, kabul etmem halinde İBB´de beni önemli bir makama getirebileceklerini söylediler. Ben de kendilerine, Komutanınıza söyleyin (Org. Şener Eruygur), eğer sivil iktidarın emrine tabi olursa kendisinin Gn.Kur.Bşk. yapılması için Başbakanla görüşebileceğimi söyleyerek tekliflerini reddettim. Dönüşümde birkaç ay geçmeden-çok yakın dostum ve kardeşim(!)- KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet YILDIRIM tarafından manidar bir şekilde görev alındım. 

Yıl 2010 Balyoz Davası Sanığı Org. Çetin Doğan Savcıya İfade Veriyor: Savcının darbecilikle suçlamasına ?Darbeci General? Çetin Doğan´ın İnternete düşen ve daha sonra internetten kaldırılan ifadesinde; ?Ne darbesinden bahsediyorsunuz, biz ne yaptıysak Devleti irticadan korumak için yaptık. Mesela hani şu Süleymancılar var ya, onların Kemal KACAR isimli başları vardı. 12 Eylülden sonra Onunla anlaştık. Fakat biz onu idare edelim ?Adam Kurt Politikacı Çıktı? Demirel´i, Özal´ı araya koyarak O bizi idare etmeye kalktı. Sonra onu bir şekilde saf dışı bırakıp yerine Ahmet´i (geçmişini temizleyerek) getirdik. Bu (Cumhuriyeti Korumak ve Kollamak) asker olarak bizim asli görevimiz.? Diyor. İşte Ahmet Bey Ağabeyimizin acıklı hikayesi. En son şüpheli ölümü üzerine şimdi aynı merkezler, Alihan KURİŞ üzerinden aynı düzeni devam ettirmek mi istiyorlar? Orası artık yakın tarihte Hakan FİDAN´la millileşmekte olan Milli İstihbarat Teşkilatının işi. Devlet, herhalde, 15 Yıllık AK Parti düşmanlığının arkasında Kasımpaşa´daki Gecekondu Kurs Binasının yıkılmasının olmadığını biliyordur. Cemaatin safdil mensupları bilmese ve anlamak istemese de. Rahmetli Kemal Ağabeyin soyadına TUNALI ekini almasının hikayesini ise başka bir yazıya bırakalım.

FETÖ İLE İŞBİRLİĞİNDE

Suçüstü yakalanan Ahmet Beyin ani vefatı eğer tabii bir ölüm ise bu cemaatin geleceği için bir fırsattır. Gerek Alihan Bey gerekse cemaatin özel görevli olmayan idarecileri bu gidişe dur demezlerse, FETÖ´ye uygulanan muamelenin kendi başlarına da gelebileceğini hatırdan çıkarmamalıdırlar. Mehmet Beyazıt DENİZOLGUN Beyefendi şahsi mirasına sahip çıkmak (Ahmet Beyin Resmi Varisi olarak, Misafirhane, Ahmet Beyin üzerine kayıtlı Beytül Mala ait Tereke) ve Kardeşinin şahsına ve Cemaate karşı yaptığı haksızlık ve zulümlere dur demek için bugün ortaya çıkmayacaksa ne zaman ortaya çıkacaktır. Üstelik 15 Temmuz kalkışmasında duvara toslayan derin (hain) güçler de tüm güçlerini kaybetmişken!

KAYNAK: https://www.siyasetcafe.com/yer-yerinden-oynayacak-suleymanlilar-cianin-kontrolunde-mi-20923h.htm

BU YAZIYI HATIRLADIKTAN SONRA ŞİMDİ DAHA ÇOK MERAK ETMEYE BAŞLADIK CEMAL ŞENGEL´İN NEDEN AK PARTİ AZİZİYE İLÇE GENÇLİK KOLLARININ KONGRESİNE KATILDIĞINI

/resimler/2017-12/15/0147188929264.jpg

 

AK PARTİ AZİZİYE YİNE DİKKATLERİ ÜZERİNE TOPLADI

Görülüyor ki; Hafta içerisinde şehrin gündemini hayli meşgul eden o fotoğraf karesi AK Parti Aziziye İlçe Teşkilatındaki halen bir takım çalışmaların yerine oturmadığını gösteriyor. Daha önce de iki kez İlçe Başkanı Atanmış ve Birisi AK Parti´nin kurucusu ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan´a karşı 17-25 Aralık sonrası aleni bir şekilde muhalefet yaparak suçlamalarda bulunan bir isimdi. Şimdi ise Ensar Coşkun´la doldurulan koltuk DAİB Başkanı Cemal Şengel´in kongrelere katılmasıyla bir kez daha dikkatleri üzerine topladı.

/resimler/2017-12/15/0152066434881.jpg

PEKİ CEMAL ŞENGEL NEDEN O KONGREDEYDİ?

İşte son bir haftadır kafalarda oluşan soru işareti de bu. DAİB Başkanı Cemal Şengel´in partili olmadığı halde AK Parti Aziziye Gençlik Kolları seçimlerinde bulunması ve hatıra fotoğrafının arasında olmasının cevabını ise DAİB Başkanı Sayın Cemal Şengel´den bir açıklama yaparak vermesi bekleniyor. 

/resimler/2017-12/15/0154590344457.jpg

CEMAL ŞENGEL´İN SÜLEYMANCILARLA YAKINLIĞI NE?

Sosyal medya hesapları üzerinden DAİB Başkanı Sayın Cemal Şengel´in Süleymancılar diye adlandırılan cemaate yakın olduğu ve Yenişehir semtinde 4 katlı bir bina yaparak Süleymancılar cemaatine Talebe yetiştirme yurdu olarak verdiği iddia ediliyor. DAİB Başkanı Sayın Cemal Şengel´in bu iddialara da cevap vermesi bekleniyor. 

 

 

 

 

 


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Erzurum

22.11.2024

  • İMSAK 05:33
  • GÜNEŞ 07:01
  • ÖĞLE 12:06
  • İKİNDİ 14:39
  • AKŞAM 17:01
  • YATSI 18:24
  • Cuma 6.4 ° / -1.3 ° false
  • Cumartesi 8 ° / -0.5 ° Güneşli
  • Pazar 6.4 ° / -0.5 ° Orta kuvvetli yağmurlu