BÜYÜK VE ADİL BİR DEVLET OLABİLMEMİZ İÇİN

BÜYÜK VE ADİL BİR DEVLET OLABİLMEMİZ İÇİN

SEDAT PEKER YAZDI

Kıymetli Dostlarım,

Gündemin çok yoğun olduğu bugünlerde kamuoyunda çok fazla yer bulmayan bir olay gözüme takıldı. İki tane ingiliz gazeteci ile onların tercümanlığını yapan bir Iraklı´nın,terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan tutuklandıklarını haberlerden öğrendim.

Bundan 100 sene önce büyük devletler Ortadoğu´yu karıştırmak için arkeolog görünümlü ajanları kullanırken yaşadığımız günlerde ise egemen güçlerin bu görevi,gazeteci görünümlü ajanlarına yaptırdıklarını aklı başında olan her insan gibi bildiğim için bu olayı normal karşıladım. 

Haberi dinlediğimde kendi kendime gerçekten büyük iş dedim. Tutuklama kararıyla beraber uluslararası lobilerden devletimize büyük baskılar yapılacağını bildiğim için demek ki (devletimiz tüm bunları göze alarak bu tutuklama kararlarını vermiş.) diye düşündüm.

Bir-iki gün sonra ingiliz gazetecilerin tahliye haberini duyduğumda, dış ilişkilerde belki karşılıklı bir pazarlık neticesinde tahliye edilmişlerdir diye düşündüğüm için vatandaş olarak çok fazla kızmadım. Ancak Iraklı tercümanın tutuklu olarak kaldığını okuduğumda ise insan psikolojisi konusunda uzman kadrolara sahip olan DEVLETİMİZİN bu tip hataları asla yapmaması gerektiğini düşündüm.

ingiliz gazetecilerin serbest bırakılması bence dünya kamuoyunda bizim için zaten yeterince kötü bir algı oluşturmuştur. Dünya medyasında bu olayı dinleyen milyarlarca kişinin bilinçaltına bizim DEVLETİMİZİN,dünya devlerinin vatandaşlarına karşı verecekleri tutuklama kararının en fazla birkaç gün süreceği algısı yerleşmişken Iraklı tercümanın tutukluluğunun devam etmesi ise devlet olarak bizi maalesef ki gülünç bir duruma düşürmüştür.

Dünya medyasında bu haberi dinleyen milyarlarca kişinin bilinçaltında; ?´TÜRKİYE CUMHURİYETİ Devleti güçlü ingilterenin baskısına dayanamayarak onun vatandaşı olan iki gazeteciyi serbest bırakmış, ancak onlara tercümanlık yapan garip Iraklı´nın tutukluluğunun devam etmesini normal görmüştür.´´ yönünde bir algı oluşturmuştur.

Kıymetli Dostlarım,bu yazdıklarımı okuyan bazı arkadaşlarımız belki de şöyle düşüneceklerdir; Gazetecilerin tam olarak suçlu olmadığı anlaşılmış, belkide tercümanın suçlu olduğu ortaya çıkmıştır.

Eğer ki bu doğruysa bile yine de Iraklı tercümanın da yurt dışına çıkış yasağı konularak tutuksuz olarak yargılanması gerekirdi. Çünkü verilen bir kararın dünya nezdinde ülkemiz için ne getirisi ne götürüsü olacağı, nasıl bir algı oluşturacağı mutlaka görevlilerce hesaplanmalıdır. 

İnsanlarımızın kendine güveninin gelmesi, dünyadaki diğer insanların da hem bize hem de adaletimize saygı duyması için;özellikle dünya medyasına mal olmuş konularda karar verilirken çok iyi bir satranç oyuncusu gibi ince düşünülerek kararlar verilmelidir. 

Büyük devlet olmak için top, tüfek, para mutlaka gereklidir. Ancak onlardan daha önemlisi DEVLETİMİZİN hem kendi vatandaşlarına hem de dünyada yaşayan diğer insanlara karşı çok daha iyi algı stratejileri üretebilmesi gerekmektedir!..

BİR UMUTTUR YAŞAMAK

SEDAT PEKER