Horoz şekerleri, genellikle kış aylarında olmakla birlikte, Ramazan aylarında
iftariyelik olarak sofralarda yerini alırdı. Başka zamanlarda seyyar satıcılar.
tablalarında satıldığı gibi, çocuklar horoz şekerlerini, kamıştan örülü bir sepetin
kenarlarına sıralayarak satarlardı.
Horuz şekeri satanlar, daha çok evlerin geniş pencerelerinin iç kısmına
oturtturulan çocuklara bakıp, tahrik edecek bir tonda; ?horuz şekeri? diye bağırarak,
onların anne veya baba annelerine horuz şekeri aldırmaya zorlarlardı.
Horoz şekerleri: Horoz şekli yanında, başka birçok şekilde üretilirdi. Mesela,
kamyon, tavşan, tren şekillerinde olan horuz şekerleri de vardı. Horoz şekerlerini
döken ve satan kişiler belli başlı mahallelerde toplanmışlardı. Bunlar:
Üç Kümbetlerde Gırcınkoslu Selahattin, Dere mahallesinde Rampa Mevlüt,
Dağ mahallesinde Tilki Ahmet´ti. Horuz şekeri fiyatları; gündüzleri tanesini
beş kuruşa, eğer akşam saatlerinde ellerinde kalmışsa, indirime gider, çiftini
beş kuruşa satırlardı.
-4-İftar Vakti Sohbetler ve Koşuşturmalar
İftara yakın saatlerde insanlar, mahallenin ortak noktasında toplanıp, atılacak
topla beraber, minarede yanan kandillerin arasında okunacak ezanı beklerken
sohbete dalarlardı. Sohbet edenlere, iftara yetişmek peşinde aceleci davranarak,
koşuşturanların verdikleri selamlarının ardı arası kesilmezdi. Koşuşturanlara,
İkindi namazının öncesi veya sonrası camilerde okunan hatimleri dinleyen cemaatte
iştirak ederdi. (iftara az bir sure kala dağılan cemaatten, erkeklerin başında
namaz terlikleri, kızların başlarında namaz örtüleri olurdu).
Ramazan ayını izinli geçiren bazı sigara tiryakilerinin, Ramazan ayı boyunca
geceleri sahura kadar oturmalarından dolayı, gecenin uykusuzluğunu, gündüzleri
yatarak geçirirlerdi.
İftara yakın saatlerde kaleden atılacak iftar topuna on, onbeş dakika kala uykudan
ayılıp dışarı çıktıklarında, iftar vaktini mahallenin ortak noktasında bekleyenlerin
yanına gelip, ağzını buruşturarak orada bulunanlara; topa kaç dakika
kaldı diye bir endazeyle sormasından aldığı cevaba binaen, kendi kendine yavaş
bir sesle söylenerek, bir top atılsa da, elindeki sigarasını göstererek; ?cıgarayı yaksak?
diye bekleyenler hiç eksik olmazdı. Bunlar, topun atılmasıyla birlikte evine
dahi gitmeden, hemen sigaralarını kendi aralarında, birbirlerine ikram ederek
yakar iftarlarını acarlardı.