Bu bir ÜLKÜCÜ İSYANIDIR!
Ajansadana.com yazarı Ercan Yılmaz´ın Kaleme aldığı bu yazı bir Ülkücü´nün İsyanıdır!
1986 yılında daha bıyıklarımız terlemeden girdiğimiz Ülkü Ocaklarında öğrendiğimiz ilk şey şuydu;
"Atasını tanımayan it peşinde gezer"...
Bu düsturla daldık yıllarca tarihimizin şanlı sayfalarına yer veren kitaplara...
Kültürümüzün ulaştığı derin mana ve anlamların işlendiği kutlu fikir mücadelelerine...
Bizler Ülkücü fikriyatın 80 öncesi ve sonrasında ki nesilleri arasında bir köprüyüz aslında...
80 öncesinde yaşananları taze bir şekilde anımsayıp büyüklerimizden dinleyerek büyüdük...
Bu öğretilerimizle 90´lı yılların başında MÇP döneminde yokları oynayan bir siyasal yapının içinde gelecek planlarımızı, hayallerimizi ve gençliğimizi feda ettik...
80 öncesi bedel ödeyen TAŞ MEDRESELİ ağabeylerimizi kendimize örnek aldık...
Hatice peşinde değil, netice peşinde koştuk...
90 yılların yeniden şekillenen siyasi atmosferinde fikirsel karmaşaların ve aslı bozulmuş devlet anlayışının gerçekleriyle yüzleştik...
2000´li yıllarda iktidarın büyüsüyle körelen gözler ve kararan kalpler yüzünden evimizden ailemizden sürgün edildik...
Hatice peşinde koşanların ceplerinde ATATÜRK RESİMLİ kağıt parçaları doluyken, bizler elimizi cebimize attığımızda çıkan tespihimiz ve MALTEPE sigaramızla inandığımız davaya ve kurduğumuz TURAN hayaline dair efkarlı seneleri geçirdik durduk...
Sonra bir baktık ki...
Bizler bir kutlu davanın karşılık beklemeden neferleri olurken birileri bu davanın ve bizim ödediğimiz bedellerin üzerinden yeni bir ÜLKÜCÜ anlayış ve içi boş bir dava oluşturma gayretine girmiş...
İçinde İHALE, DOĞRUDAN TEMİN, UYUŞTURUCU, ÇEK-SENET TAHSİLATI, FEDAİLİK, KAVGA ve BAĞNAZ anlayışın olduğu ÜLKÜCÜLÜK imanına ve anlamına ne kadar ters olan şey varsa bu davanın asıl manasına ihanet içerisine girilmiş...
TÜRK BİRLİĞİ olan TURAN Ülküsüne gidilmesi gerekirken, gelinen noktada kendi vatanımızda kendi topraklarımızda milletimize dahi fersahlar mesafesinde uzaklaşmış ve kendini ifade edemeyen, davasını anlatamayan ve hatta ÜLKÜCÜ olduğunu söyleyen ama neden ÜLKÜCÜ olduğunu bilmeyen bir nesil olup çıkmışız...
Bunlar bir eleştiri değil tespittir...
Bugün sınırımızın 10 Km uzağında Bayır Bucak Türkmenleri, tarihi boyunca ilk kez sıcak denizlere uzanmış KIZIL MOSKOFLAR eliyle katlediliyorsa...
Bugün binlerce Şehidimizin kanı ellerinde olanların siyasal uzantıları Türk Milletinin meclisinde ÜLKCÜLERDEN daha fazla koltuk işgal edebiliyorsa...
Bugün TÜRK MİLLETİ demenin ırkçılık, milliyetçiyim demenin FAŞİZANLIK olarak tanımlanmasına muhatap oluyorsak...
Bugün bırakın TÜRKİYE dışında ki kardeşlerimizi kendi içimizde dahi kardeşlik hukukunu işletemiyorsak...
Ve bugün SOSYAL MEDYADA mangalda kül bırakmayıp, gerçek hayatımızda hiç bir icraatımız yoksa...
Bunun suçunu başka siyasal akımlarda ve ideolojilerde aramak bütünüyle acizlik ve basitliktir!
ÜLKÜCÜ HAREKET birilerinin dediği gibi MHP´nin siyasal süreci ile sınırlandırılamaz...
Oğuz´dan, Göktürk´lerden, Selçuklu´dan, Osmanlı´dan bu tarafa tarihsel süreç içinde bugüne gelen bir anlamlar ve manalar bütününün adıdır TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ...
Tarihe sığmayan bir davayı MHP gibi Nizam-ı Alem için kurulmuş bir aracı kuruma sıkıştırıp bırakmak en başta kendimize ve inançlarımıza terstir...
MHP 2500 yıllık tarihi bir misyon olan ve zaman içinde uhrevi değişimlerle anlamını gittikçe şereflendiren bir davanın SON KALESİDİR...
46 yıllık bir süreçle çağlar üstü bir misyonun dar kalıplara sokulmasıdır ÜLKÜCÜLER olarak en büyük sorunumuz...
Bu bir isyandır...
Bu bir ÜLKÜCÜ İSYANIDIR!
ÜLKÜCÜ devlet yönetmeye değil, ULUS yönetmeye talip olmadıkça...
ÜLKÜCÜ siyasetin dönme dolap girdabında aslını unutup başkalaştıkça...
ÜLKÜCÜ Ocak terbiyesi ve öğretisi almadıkça...
ÜLKÜCÜ nefsi ve menfaati arasından kurtulmadıkça...
ÜLKÜCÜ davasında olan uçsuz bucaksız ve sınırsız bir HAYALE YENİDEN iman etmedikçe...
ÜLKÜCÜ;
AT : Allah´ın Adaletini dünyaya hakim kılmak için binek...
AVRAT : Aile bütünlüğü, namus, ahlak ve toplumun en temel dinamiği...
PUSAT : Allah´ın yeryüzünde adaleti sağlamamız için bize verdiği görevi ifa etme aracı...
Üçlemesinin basit bir slogan değil, aksine TÜRK-İSLAM davasının kısa bir özeti olduğunun anlamına yeniden vakıf olmadıkça...
İstediğimiz kadar SOSYAL MEDYA mesajları atalım...
Yürüyüşler yapalım...
Siyasi söylemler ve hamleler yapalım...
Kısacası ne yaparsak yapalım...
Bir havai fişek görselliği ile kendi nefislerimizi tatmin etmekten öteye hiç bir işe yaramayacaktır!
O yüzden sloganların ve söylemlerin içini dolduran ve söylemleri eyleme HATİCE odaklı değil, netice odaklı döken bir ÜLKÜCÜ HAREKETİN önünde duracak bir beşeri güç yoktur!
Hatırlayalım, Bilge Kağan asırlar öncesinden ne demişti ?
"Üstte mavi gök çökmedikçe altta yağız yer delinmedikçe senin dirliğini ve birliğini kim boza bilir? EY TÜRK! Titre ve kendine dön...!
Sonrası zaten çocuk oyuncağıdır...
KAYNAK: http://www.ajansadana.com/haber-6646-bir_ulkucunun_isyani.html
Erzurum
25.11.2024