(?)
?Konsun ?yine- pervazlara güvercinler,
?Hû hû?lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!
Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi??
(?) diyordu,
Bayrak Şairi Arif Nihat Asya ?Naat? adlı muhteşem eserinde. Peygamberimiz´ e (SAV) yazılmış en güzel eserlerden biri Arif Nihat´ın o dualı ellerinde vücut bularak ?amin amin? diye yakarışa geçiyordu. Yaşamının son dönemlerine doğru sanatında zirve yapan bir şairin mübarek mısralarından dökülen bu inciler Arif Nihat´ın en büyük naat şairlerinden birisi olmasını sağlıyordu.
Hayatını milletinin ikbaline adamış bir adamın hikayesi aslında çok uzundu. 71 yıllık bir hayatın her anlamda ilim, kültür ve irfan anlamında dolu dolu geçen müthiş hikayesi.
Arif Nihat Asya?
1904 yılında İstanbul´da dünyaya gelen Asya, gençliğinden itibaren İstiklal ateşinin verdiği coşku ile heyecanlı eserlere yazmaya başladı. 1928 yılında Edebiyat Fakültesi´nden mezun olmasıyla öğretmenlik için Adana´ya tayin edildi. Adana´da on dört yıllık bir öğretmenlik hayatından sonra, milletvekilliği yaptı ve sonra tekrar öğretmenliğe geri döndü. 1962 yılında emekli olan Asya, 1975 yılında aramızdan ayrılarak Hakk´a yürüdü. Dolu dolu geçen bir hayatın işte birkaç ayrıntısıydı bunlar.
Yıl 1940? Adana´da 5 Ocak kutlamalarında ?Bayrak? adlı şiir okundu. Şiiri yazan Arif Nihat, şiiri bir öğrencisine okuttu. Şiiri dinleyen herkeste, şiir öyle derin bir anlam uyandırdı ki, şiiri kimin yazdığı merak edildi. Ve akla gelen ilk cevap tabii ki Edebiyat Öğretmeni Arif Nihat Asya idi.
Yorgun bir kandil lambası altında, şanlı bayrağa sarılıp geceden sabaha o şiiri yazmak ve o ruhu verebilmek ancak Arif Nihat Asya´nın işi olabilirdi.
?Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.?
(?) diyerek devam ediyordu mısralarına Bayrak Şairimiz.
Bayrağa namus, şeref ve en büyük miras olarak bakan ecdadın yüce torunlarından biriydi Asya. Öyle ki şiiri yazarken sarıldığı al bayrak, O´nu bu alemden alıp başka alemlerde gezdirmişti. Yoksa tek yazışta böyle bir eserin ortaya çıkması söz konusu bile olamazdı. Tek bir kelimesinde dahi ikinci kez bir oynama yapılmamıştı. Şafak sökerken Arif Nihat´ın mısraları, şanlı Türk bayrağının göğsünü kabartmıştı.
İşte Arif Nihat Asya´nın başka bir eseri olan ?Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor? adlı eserinden bazı mısralar:
?Şehitler tepesi boş değil,
Biri var, bekliyor...
Ve bir göğüs nefes almak için
Rüzgâr bekliyor.
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye,
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli.
Kim demiş Meçhul Asker diye?
Destanını yapmış, kasideye kanmış...
Bir el ki ahiretten uzanmış??
(?)
Her bir eserinde mısralarından dökülen o vatansever, inancına bağlı olan anlayışı ile şair bütün övgüleri hak etmektedir.
Arif Nihat Asya´nın en büyük özelliklerinden birisi de ?ilahi aşk? konusunda son derece duyarlı olmasıdır. O bu anlamıyla tam bir Hak aşığıdır. Sondönem Mevlevilerinden biri olan şairin, Hz. Mevlana´ya duyduğu derin samimiyet aşağıdaki dizelerle daha iyi anlaşılmaktadır.
Yatırırken bu sedef kakmalı şimşir beşiğe
Neyle kundakladılar Hazret-i Mevlânâ´yı?
Perdelerden taşırıp neyleri çığlık çığlık
Neyle kundakladılar Hazret-i Mevlânâ´yı.
Bir, ipekten ve köpükten yaratılmış yumuşak
Tüyle kundakladılar Hazret-i Mevlânâ´yı.
Kıyılardan, ovalardan dererek inciyle,
Çiyle kundakladılar Hazret-i Mevlânâ´yı.
Gece, mehtâbı elekten geçirip kirpikler
Ayla kundakladılar Hazret-i Mevlânâ´yı.
(?)
Büyük edebiyatçılarımızdan biri olan Yavuz Bülent Bakiler, Arif Nihat Asya için şunları dile getirmiştir:
?Ârif Nihat Asya, bizim sulh zamanlarımızdaki kahramanlarımızdandır. Balzac milleti tarif ederken: ?Millet edebiyatı olan topluluktur.´ diyor. Ne kadar doğru! Gençlerimiz Ârif Nihat´ı yeterince tanıyıp bilmiyorlar. Onu bilmeyenler büyük bir kültürel çıkmazın ve karanlığın eşiğindedirler. Benim şahsiyetimin şekillenmesinde Ârif Nihat Asya, Osman Yüksel Serdengeçti, Necip Fazıl Kısakürek ve Mehmet Akif Ersoy gibi isimlerin büyük tesiri vardır.
Ârif Nihat Asya, nesri şiirle yaklaştıran, Türkçemizi nesirlerinde de şiirleştiren müstesna kalemlerimizden biridir. Ârif Nihat gibi ediplerimizi okumak-okutmak sevmek ve sevdirmek her münevverimizin aslî vazifelerinden biri olmalıdır.
Çeşitli tarihlerde yazmış olduğu eserlerin her birinde vatan sevgisine, Allah aşkına, milli ve kültürel değerlere yer veren sanatçının eserlerinin her biri edebiyatımızda köşe taşı olma özelliği ile günümüze kadar ulaşmıştır. Öyle bir şair düşünün ki, ?bayrak şairi?, ?naat şairi?, ?Mevlana şairi? olarak bilinsin.
Arif Nihat Asya´yı yakından tanımak için eserleri mutlaka iyi okuyup irdelemek ve içerdiği anlam dünyasını iyi keşfetmek lazımdır.
?Mevlevi olan Asya´nın ölmediği, O´nun Hakk´a yürüdüğü, Mevlevilerde ölmek ifadesinin olmadığı belirtilerek, bu ifadenin dahi Türkçenin kıvrak bir güzelliği olduğu söylenmiştir. 5 Ocak 1975´te vefat eden şairimizin vefatının da yine 5 Ocak 1940´ta kaleme aldığı ?Bayrak? şiiriyle aynı güne denk gelmesi tevafuk olsa gerek. Hz. Mevlâna´ya çok muhabbetli, Mevlevî meşrepli olan Asya´nın son nefesindeki son kelamı da ?Allah Hûûû? olmuştur.
Allah(c.c.) makamını cennet eylesin büyük üstadımız?