Tarih: 26.05.2016 11:27

Fethullah Gülen ölürse ne olur?

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Mehmet Gündem´in 2005´te yaptığı röportajda, (Gülen´e sorduğu Gülen ölürse ne olur?) sorusuna Gülen´in kendi verdiği cevap:

Gülen şu espri ile cevap vereyim diyor: Zannediyorum aleyhte olanlar bu meselenin böyle zavallı Fettullah hocaya bağlı olduğunun farkında değiller, çok fazla inanmıyorlar, eğer katiyyen inansalardı hareket dağılır, bu meseleyi çoktan çözerlerdi.

Türkiye´de bu ölçüde zavallı kimseleri devirmek çok kolay, bir çarpıp götürmeleri mümkün, Türkiye´de en ucuz şey insan, pek çok insanın kanına girilmiştir, dünya kadar faili meçhul cinayetler işlenmiştir. Siz de on binlerden biri olurdunuz. Hatta bazıları kadar bile ses yükselmezdi arkanızdan.

Yani kendisinin cemaati nasıl gizli bir metodla yönettiğinin farkına varan olmadığını açıkça ifade ediyor.

2005 yılı Milliyet, Sabah, Vatan ve bütün gazetelerin Gülen´le röportajlarının arka arkaya geldiği, onar günlük röportajlarında, billboardlardaki reklamlarıyla, hâkimiyetinin zirveye çıkmış olduğu senelerde ve Gülen kendisinin hiç fark edilmeden, bütün kurumlarda nasıl kadrolaştığını ve bu kadroların kendisiyle olan ilişkisinin fark edilmediğini, böyle bir teşkilatlanmayı yönlendirdiğinden dolayı kimsenin kendisinden endişe etmediği için çok mutlu idi.

Aynı tarihlerde, arka arkaya yazmış olduğum Üç Kitap ve bütün Türkiye´deki gazetelerle Gülen´in bu esrarengiz yapılanmasını çözmek için yaptığım mücadelem hiç dikkate alınmadı. İtibarsızlaştırılıp cemaat tarafından baskılara ve iftiralara maruz kaldım. Şimdi daha da profesyonel ekipler ABD ve Yahudi lobisini ve pek çok yabancı misyonu arkasına alarak ve her türlü ilişkilerini, geliştirerek, değişik metotlarla durdurulması daha zor bir yapı haline dönüşmüştür.

İçeride yapılan polisiye operasyonların ve mali yönden yapılan şifreleme ve çözümlemenin dışında, özel bir ekibin ve özel bir yol haritası ile uzun vadeli çalışma ile yurtiçi ve yurtdışı takiplerinin yapılması ve gelişiminin önlenmesi, akademik yönden cemaatin kendi içinden kopan muhaliflerle, kendisine muhalif bir cephe hazırlanması ve bu cephe ile cemaatin yeni yönetici kadro ve lobisinin takibinin oluşturulması, ülkeye ve dine karşı, ihanet ettiklerinin, ilahiyatçı, gazeteci ve akademisyen kadroları ile kamu oyu ikna edilerek, paralel örgütün içinden bir çözülme hareketinin aynı anda başlatılması ile tamamen Cumhurbaşkanına rapor sunacak kolektif bir mücadele ekibi acilen sürekli bir çalışma içerisine girmesi gerekmektedir.

Mehmet Gündem´in diğer sorusu:

Cemaat, holdingleşerek ticarette kurumsallaşarak  daha çok dünyevi işler içine girdi, daha az manevi işlerle uğraşmanın yarattığı çelişkiler içinde çalkalanıyor?

Gülen´in cevabı enteresan:

Hamiyetli insanlar gelecekte kâr getirecek değişik yerlere gidip okullar açmışlar meselenin misyonerlik yanı olabilir !!!

Fakat bunu temelde yalnızlığa itilmiş, Türkiye´nin dünyaya açılması olarak algılanmakta yarar var. Gülen´in bu sözü çok enteresan. Daha önce hiç bahsetmediği bu Misyonerlik Metodu!! Amerika´ya yerleştikten sonra yani 2005 yılındaki röportajında açıkça görülüyor ki, misyonerlik yanıyla Türkiye´nin dünyaya açılması ve güya Türkiye´nin yalnızlığını halletmek için misyoner gibi her yere adam göndererek dünyayı birleştirmek ve ticarileşmesine fetva vermesi, açıkça görülüyor. Ama bu meselenin bu düşüncenin mantıklı olması için ticaret yanını da düşünmek lazım. Okullara bir tüccar gibi gitmeli, orada bir şeyler yapmalı, bir taraftan okula bakmalılar bir taraftan okul onlar için referans olmalı. Böylece bu okullar burada kalmalı dünyanın her yanında böyle belli ölçüde ticaretin içine girilmişse bu mülâhaza ile girilmiştir.
Bazı kuruluşlar bu sebeple kurulmuştur. 

Gazeteci ve Yazarlar Vakfı da Türkiye´deki değişik görüşlerdeki ve değişik din mensuplarını bir araya getirme niyeti ile kurulmuştur. 

Fakat buna rağmen değişik İslami cemaatlerden, ısrar ile uzak durmaya dikkat edilmiştir ve bu Abant toplantılarına davet edilmemişlerdir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —