Atatürk Üniversitesi'nin Çiçeği Burnunda Yeni Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu'na Gazeteci Ender Yüncü'den 100 Tam Puanlık Hayat Bilgisi Sorusu
Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu geçtiğimiz hafta içerisinde Basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi.
Kahvaltı programı esnasında kürsüye çıkarak Basın mensuplarıyla çok erken bir buluşma olduğunu vurgu yapan Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, bu basın buluşmasının altı ay sonra yada bir yıl sonra yapmayı hedefliyorduk dedi.
Altı ay yada bir yıl içerisinde gerçekleştireceğimiz projelerimizi sizlerle paylaşmak isterdik ama nasip bugüneymiş diyerek sözlerine başladı.
Sözlerinin devamında ise; “Ben yaşım kadar Erzurum’dayım. On beş günlükken gelmişim Erzurum’a” dedi.
Bu sözleriyle her ne kadar da Trabzon Çaykara doğumlu ve Trabzon Çaykara'lı olduğunun üstünü kapatmaya çalışsa da Sayın Rektör, Kendisinin Trabzon Çaykaralı olduğunu hepimiz biliyoruz.
Hem merak ettim doğrusu, Neden Trabzon Çaykaralıyım demekten korkuyor Rektör bey?
Trabzon Çaykaralı olmak ayıp mı?
Neyse ayıbıyla günahıyla Rektör Ahmet Müftüoğlu'nun nereli olduğu şöyle dursun, biz dönelim asıl konumuza…
Kahvaltı programının son bölümünde Gazeteci arkadaşlarımızın soruları geldi sırasıyla…
Bende bir soru sormak istedim.
Kafamda da oluşturmuştum sorumu…
Tam Mikrofonu isteyip sorumu soracaktım ki;
Bu sorunun yeri burası değil dedim kendime…
Bu soruyu burada sorarsam, cevabı da burada kalır diye düşündüm…
En iyisi mi ben bu soruyu Gazetemizin bu satırlarından sorayım.
Hem sormak istediğim soru hem de Rektör beyin vereceği cevap askıda kalmaz en azından…
İşte tüm kamuoyu adına cevabını beklediğim soru;
Sayın Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Takdir edersiniz ki, Son yıllarda Atatürk Üniversitesi başta olmak üzere ülkemizdeki sayıları bir hayli fazla olan irili ufaklı Üniversiteler Rektör ve Rektör yardımcılarının sayesinde Üniversitelerinin isimlerine “AKRABA-İ TAALLUKAT ÜNİVERSİTESİ” yakıştırmasına layık gösterildiler.
Atatürk Üniversitesi'nde de son yıllarda yönetimler sürekli Otuzuncu, Kırkıncı, Ellinci, Altmışıncı, Ocu, Bucu, Şucu gibi bir takım gruplar söz hakkına sahip yönetim şemaları oluşturdular ve bu Otuzuncu, Kırkıncı, Ellinci, Altmışıncı, Ocu, Bucu, Şucu gruplar Üniversitemize eşlerini, dostlarını, kızlarını, damatlarını, gelinlerini, eniştelerini, kızlarının eltilerini, görümcelerini, oğullarının kayınbiraderlerini, bacanaklarını, dızdıklarının dızdıklarını hak etmedikleri mevki ve makamlara getirdiler. Hatta ve hatta koltuklarında rahat oturmak için İktidar Partisi'nin üst düzey yöneticilerinin eşlerini, kızlarını, oğullarını, damatlarını, gelinlerini Akademisyen yapmak için her türlü hileyi mübah gördüler. Hatta bazı siyasetçilerin çocuklarını Akademisyen yapmak için aynı gün beş Jüri değiştirdiler.
Garibin gurebanın, fakirin, fukaranın, sahipsiz, kimsesiz ve yetimin hak ettiği haklarına tecavüz ettiler.
Hele geçtiğimiz yıllarda Atatürk Üniversitesi'nde yaşanan bir Hadise var ki; Evlere Cümbüş…
Anlatmaktan ve yazmaktan beis görmeyeceğim.
Siyasi bir Parti'de kadın kollarında üst düzey görev yapan bir hanımefendinin Sevgilisini sırf ilerleyen günlerde evlenecekler diye devreye birçok partilinin girmesi sonucunda Akademisyen olarak işe aldılar. İşe alınan Akademisyen sevgili, aradan üç beş ay geçtikten sonra (Yerini sağlama aldıktan sonra) sevgilisi olan siyasi Parti'de üst düzey yönetici olan hanımefendiden ayrılma kararı aldı ve ayrıldılar. Daha sonra Akademisyen arkadaş kiminle sevgili oldu? Kiminle hayatını birleştirdi? İşin bu kısmı yazımızın konusu değil.
Ama hep aklımda soru işareti olarak durur. Bu hanımefendi Üniversite kadrosuna yerleştirdiği ve daha sonra iş sahibi yaptığı eski sevgilisinden ayrıldıktan sonra yeni bir işsiz sevgili bulup Üniversite'ye yada başka bir kamu kurum ve kuruluşuna sırf ilerleyen hayatında evleneceği kişinin işsiz güçsüz birisi olmaması için başka atraksiyonlar yapmış mıdır?
Neyse dönelim geçtiğimiz hafta içerisinde Basın mensuplarıyla bir araya gelen Atatürk Üniversitesi'nin çiçeği burnunda Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu'na kahvaltı programında sormak istediğim soruya…
GELİN BU SORUYU BUGÜN CEVAPLAYIN…
Aslında sormak istediğim soru sadece Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ile sınırlı değil.
Sayın Müftüoğlu'nun nezdinde göreve geldikten sonra belirlemiş olduğu tüm A Takımına…
Sayın Hocalarım; Atatürk Üniversitesi bünyesinde Akademisyen olarak Şuan itibariyle, Rektör Sayın Prof. Dr. Ahmet Müftüoğlu başta olmak üzere, soy isimleri sizlerle aynı, birinci, ikinci ve üçüncü derece çalışan, siz göreve gelmeden önce Üniversite personeli olan kaç kişi var?
Şayet var ise; Gelin Bunların isimlerini tek tek, görevleriyle, ünvanlarıyla şimdiden kamuoyu huzurunda paylaşın…
Hangi Fakülte de, Rektör Hacımüftüoğlu'nun birinci, ikinci ve üçüncü derece aynı soy ismi taşıdığı ya da akrabası olan Atatürk Üniversitesi personeli Kaç Kişi var? ve Bunların isimleri soy isimleri neler?
Yine Rektör Hacımüftüoğlu ile birlikte Üniversite yönetimine gelen Rektör Yardımcılarının birinci, ikinci ve üçüncü derece aynı soy ismi taşıdığı ya da akrabası olan Atatürk Üniversitesi personeli Kaç Kişi var? ve Bunların isimleri soy isimleri neler?
Şimdi belki bizi dınaz'a alırsınız…
Ne kamuoyuna ne de bize bir cevap verme gereği bile duymayabilirsiniz…
İnanın hiç gocunmayız…
Ama unutmayın ki, Dört yıl çok kısa bir süre göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor…
Atatürk Üniversitesi de öyle çok kalabalık Akademisyen topluluğunun olduğu bir yerleşke değil…
Hangi Fakülte de kim ne iş yapıyor, Hangi Lojman da kim kalıyor, Hangi Akademisyen bu yaz tatilini nerede geçirdi, Hangi Fakülte de ne iş yapıldı, Satın almacılar nereden ne alıyor, ihaleler nasıl yapılıyor, Doğrudan temin yoluyla kim nerede ne iş yaptı. Kimin akrabası hangi fakülteye nasıl yerleştirildi ve benzeri dedikoduların gün içerisinde şehrimizde çabuk yankı uyandırdığını hepimiz biliyoruz.
Demem o ki, Atatürk Üniversitesi'nde kaynayan kazanın içinde ne pişirildiği aynı gün sofraya gelmeden herkes tarafından biliniyor.
Yani Atatürk Üniversitesi bir nevi kaynayan kazan…
Biz istiyoruz ki artık; Atatürk Üniversitesi'nde Kapalı kapılar ardında Otuzuncuların, Kırkıncıların, Ellincilerin, Altmışıncıların, Ocuların, Bucuların, Şucuların eşlerini, dostlarını, kızlarını, damatlarını, gelinlerini, eniştelerini, kızlarının eltilerini, görümcelerini, oğullarının kayınbiraderlerini, bacanaklarını, partililerini, dızdıklarının dızdıklarını hak etmedikleri mevki ve makamlara getirmeyin…
Görevinizin tamamlanacağı Dördüncü yılınızın sonunda Atatürk Üniversitesi'nin ismi de “AKRABA-İ TAALLUKAT ÜNİVERSİTESİ” olarak değil.
Uluslar alanda isminden başarılarıyla söz ettiren bir Üniversite olsun…
Bu yüzden Gelin Bu sorumuzun cevabını şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklayın ve dördüncü yılınızın sonunda bu insanların karşılarına Alnınız Ak Göğsünüz kabarık çıkın ki, gelecek dört yıl içinde biz aynı şeffaflıkla bir dört yıla daha talibiz diyin…
Erzurum
14.11.2024