Trafik sorunu.. Cezalar çözüm mü?

Trafik sorunu.. Cezalar çözüm mü?

Trafik sorunu.. Cezalar çözüm mü?

Geçen haftaki bir üniversite öğrencisinin ölümüyle sonuçlanan elim trafik kazası kentin gündemindeki sıcaklığını koruyor.

İlgililer, yetkililer peş peşe açıklamalar yapıyor, basın sıklıkla gerek olayla ilgili, gerekse genel trafik sorunlarıyla ilgili haber ve yorumlara yer veriyor, öğrenciler protesto yürüyüşünde bulunuyor, imza kampanyaları düzenleniyor, evlerde, kahvehanelerde siyaset yerine bu konu üzerine sohbetler gerçekleştiriliyor…
 
Üzücü bir olayın ardından, trafik sorununun kentin çeşitli tabakalarında tartışılıp, konuşuluyor olmasını olumlu buluyorum.
 
Fakat şu noktayı atlamamak kaydıyla:
Doğulu toplumlar sadece konuşur, Batı ise yapar, eyler.
Demem o ki, konuşulanlar sadece konuşulmakla kalmasın, gerçekleştirilsin de.
 
***
 
Kazanın hemen ardından Erzurum Valisi sayın Ahmet Altıparmak, halk otobüslerinin ve okul servislerinin yıl boyu denetlendiğini belirterek, ancak ceza çözüm değil” şeklinde bir açıklama yaptı.
 
Kazadan 3 gün önce 126 öğrenci servisi ile, 476 halk otobüsünün denetlendiğini, toplamda ise 16 bin lira para cezası uygulandığını dile getirdi sayın Vali.
 
Sorunun ise ancak küçük yaşta verilecek eğitimle aşılabileceğine işaret etti.
 
Eğitim şart elbette.
Ancak sorunun çözümünü sadece eğitime bağlamak, mevcut keşmekeşliğe teslim olmak anlamına gelmez mi?
 
Ya da eğitimle birlikte, çözümün köklü yasal düzenlemelerle olabileceğini de söylememiz gerekmez mi?
Ayrıca, ceza çözüm değil” demek, cezanın caydırıcı özelliklerini yok saymak demektir, ki itiraz noktalarımdan biri de budur.
***
 
Sayın Altıparmak bu kentin şansı, bu kentin parlayan yıldızıdır.
Kesindir ki, Erzurum'da gördüğüm en iyi, en başarılı Vali'dir.
Diri, çalışkan ve vizyonerdir.
 
Sorunun dedikodusundan ziyade, çözüme odaklıdır. Bu anlamda enerjisini dert söylenmeye değil, Batılılar gibi yapıp, eylemeye; çözüme dönük hamlelerde bulunmaya harcar.
 
Böyleyken, şu an itibariyle yapacak bir şey yok” anlamına gelebilecek, ceza da veriyoruz olmuyor. Bu sorun, şoförleri taa küçük yaştayken eğitmekle çözülebilirdi” beyanının Sayın Vali'yle asla yan yana gelemeyecek bir ifade olduğunu söylemek isterim.
 
***
 
Şurası kesindir ki, trafiğin düzenli olarak işlemesi, yani trafikte medeni olma durumu, kuşkusuz insan kalitesiyle ilgilidir.
 
Yani sayın Altıparmak'ın işaret ettiği eğitilmiş olma durumu”yla ilgili.
Bununla birlikte, sağlıklı bir işlerlikte olabilecek yasal düzenlemeler de hayati önem taşır. Bizdeki gibi, hem yerel yönetim bazında, hem de genel yönetimde çok başlılığın olmaması, yaya haklarının her şeyden daha öncel görülmesi ve caydırıcı cezai tedbirlerin en etkin bir şekilde işletilmesi…
 
***
 
Cezanın çözüm olup olmadığı veya ne denli çözüm olabileceği konusuyla ilgili bir-iki örneğe başvurmak istiyorum.
Mesela Suudi Arabistan`daki trafik kazalarında yaralanan ve ölen sayısının yok denecek kadar az olduğu söylenir. Zira bu ülkede kırmızı ışıkta geçen sürücüye dahi 3 gün hapis cezası verilmeteymiş.
Böyle katılık olabilir mi?” demeyin, söz konusu olan bir insanın yaşam hakkıysa, bu koruyucu tedbiri alkışlamak gerek.
Yine, kırmızı ışıkta geçenin hapse atıldığı bir diğer ülke de İskoçya'dır. Cadde bomboş da olsa kimse geçemez kırmızı ışıkta. Karakolda tutulur, mahkemeye verilir. Yüksek bir para cezasıyla birlikte ehliyetine puan düşülür ve sabıka kaydına işlenir.
Ya içkili otomobil kullanan? O da mahkemeye verilir, para ve hapis cezası alır”.
Amerika?
Amerika'da polis gözünüzün yaşına bakmaz. En küçük hatanızda 100 - 200 dolar ceza ödersiniz. İkinci seferinde mahkemeye gidersiniz. Saatlerce bekletilirsiniz, ki aklınız başınıza gelsin. Yüklü para ödetirler, ki bir daha yapmayasın. Üstüne üstlük mahkeme parası da size aittir. En az 500 dolar da orada ödediniz mi, bir daha hız sınırını da aşamazsınız, kırmızı ışıkta da geçmezsiniz.
 
Bununla birlikte sadece trafik kazası yapan değil, trafik kurallarını çiğneyen 3-4 kat daha yüksek trafik sigorta pirimi ödemek zorunda bırakılır.
Eğer sicilinize 3`ten fazla trafik cezası geçtiyse, bazen 2-3 kat fazla trafik sigorta primi ödemek zorunda kalırsınız. Bedeli ne olursa olsun, trafik sigortasını yaptırmak zorundasınız. Yaptırmazsanız hem ağır para cezası, hem de hapis var işin ucunda. Bir süre sonra da ehliyetiniz süresiz olarak iptal edilir”.
Trafik suçunu işleyenler için önemli bir uygulama daha var: "Sürücü savunma kursu". Gerçekten profesyonelce hazırlanmış, çok eğitici ve trafik kurallarını bıktırıncaya kadar suç işleyenin kafasına sokan 6-8 saatlik bir kurs bu.”
Avustralya`da ise her üç yılda bir sağlık testi uygulanmakta. Fiziksel ve zihinsel yönden olumlu sonuç alınmazsa ehliyete el konuluyor ve yeniden alınabilmesi için tedavi şart koşuluyor. Tedavi olumlu sonuç vermezse, araba sürmek hayal!”
 
***
 
Örnekleri çoğaltmak mümkün. İnanın, benim yaptığım gibi, sadece internette gezinti yapmanız bile yeterli.
Ülkemizdeki çapakları çok net görebiliyorsunuz.
 
***
 
Medeniyet dediğimiz şey ya da medeni olma durumu, toplumsal yaşam kurallarına özenli riayet etmekle mümkündür.
Bu, toplumdaki kaliteli insan sayısının fazla olmasıyla birlikte, dıştan dayatılan, yaptırımcı yasalarla da sağlanan bir düzendir.
 
Altını yine çizelim:
Şayet, toplum düzenine ve bireylerin yaşam hakkına gösterilen ilgi ve saygı milletlerin medeniyet seviyelerinin göstergesiyse, bu noktada yasal gerekliliklerin, cezai işlem ve yaptırımların önemi ve ağırlığını görmezden gelmek yanlış olacaktır.
 
Bir ekleme daha:
Küçük cezaların büyük suçları önlediğini söyleriz hep.
 
Şunu da söyleyelim:
Yasalar en iyi eğitim araçlarından biridir de. Doğru ve sağlıklı uygulanması koşuluyla.
 

          ÖZÜR DİLİYORUM
Bir önceki yazımı da, malum elim trafik kazasına ayırmıştım.
Öğrencimiz Mukaddes'in ölümünün üzerimde bıraktığı o duygusal hal, cümlelerime de yansımış olacak ki, farklı çağrışımlara sebep olabilecek ifadelere yer vermişim.
 
Örneğin yetkilileri sorumlu davranmaya ve empati yapmaya çağırırken, Ey yetkililer ölen, ya sizin çocuğunuz olsaydı?   
 
Halk otobüsünün altında can veren Mukaddes, ya sizin çocuğunuz olsaydı?” demişim.
Bazı büyüklerim bu cümleyi bir beddua” gibi algılamışlar.
Haşa!
Böyle bir şey mümkün mü? Benim de çocuklarım var.
Mümkün değil elbette. Ama, buna rağmen böyle bir şeyi akıllara getirmiş olmaktan bile, bu çağrışıma sebep vermekten bile büyük hicap duyduğumu belirtmek istiyor, büyüklerimden bütün içtenliğimle özür diliyorum.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Erzurum

22.11.2024

  • İMSAK 05:33
  • GÜNEŞ 07:01
  • ÖĞLE 12:06
  • İKİNDİ 14:39
  • AKŞAM 17:01
  • YATSI 18:24
  • Cuma 6.4 ° / -1.3 ° false
  • Cumartesi 8 ° / -0.5 ° Güneşli
  • Pazar 6.4 ° / -0.5 ° Orta kuvvetli yağmurlu