Ömer Koz Yazdı!... Güneş Yakmaz, Ateş Yakar
Biz zaten yanmışız. Zaten gurbetteyiz. Hüzünlüyüz. Acımız çok büyük. Öyle bir derdimiz var ki, oturup derdimize ağlamalıyız. Neden dünya denilen bu acılı yerdeyiz? Neden!? Hâlbuki her şey öyle güzel başlamıştı ki. Cennet denilen, dünya gözüyle güzelliği izah edilemez yerde, Hz. Âdem yaratılmıştı. Ardından bir de Hz.Havva? Sevgilinin huzurundaydı iki can, iki canan?
Günlerden bir gün sebep oldu bir şeytan, aslında olmamız gereken yerde olmamamıza. O, sevgili ile aramıza girdi ve gönderildik dünyaya. Kaderimizdi, sevgilimizden ayrılmamız alnımıza yazılmıştı. Acı çekmek, sevgiliye yanmak kaderimizdi. Hatta kaderin üstünde bir kaderdi.
Hani diyor ya Karakoç:
?Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır.?
Elbette bu sözde bir hikmet vardı. Âlemleri Yaradan sevgili, kaderimizi belirlerken, kendisine duyacağımız aşk ile yanmamızı bekliyordu. Yanmak var yanmak var!!!
Düşündük ki, ayrılık bizi çok yaktı. Bu gurbet hayatı bizi perişan eyledi. Hakiki sevgilimizi düşünüp yanar olduk.
Senden başka yanacak kimimiz var Ey Sevgili!
Ya yalan olursun, ya da yanar olursun gönül. Sakın aşk acısı çektiğin için, derdinden vazgeçme. Nurunu düşün sevgilinin, hep düşün ve aklından şu sözleri hiçbir zaman eksik etme:
?Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi Yaradan ne kadar güzeldir!?
Yarattığın her canlıya bakıp sana âşık olduk Ey Sevgili! Hani Tur Dağı´nda Hz. Musa diyordu ya, ?Ya Rabbi nurundan bir zerre göster.? O zaman biz de dedik ki:
Ey Allah´ım, Ey Sevgililer Sevgilisi Yüce Allah´ım? Biz de Hz. Musa´nın Tur Dağı´nda senden nurunu istediği vakit, o zerreni gönderdiğin dağda zerre kadar bir parça olsaydık da biz de zerre nurunu görseydik. Eriyip kül olsaydık da, aşkından yansaydık.?
Ey Allah´ım, Ey Sevgililer Sevgilisi Yüce Allah´ım? Biz de Hz. Muhammet Mustafa(SAV) Efendimiz´in gezdiği çöllerde bir zerre kum tanesi olsaydık da, yansaydık. Allah´ım, bizi yarattığın o çöllerdeki güneşler yakmadı, senin aşk ateşin yaktı. Aşkın bize güneş ile tecelli etti.
?Kimdir en çok yanan, aşkınla kavrulan? diye sordu bir gün âlem insanlara.
?Aşk´a uçarsan kanadın yanar.? dedi Sadi Şirazî.
?Aşk´a uçamazsan kanat neye yarar.? dedi Mevlâna.
?Aşk´a vardıktan sonra kanadı kim arar.? dedi Yunus Emre.
Dermanımızın sahibi sadece sensin Ey Rahman, ne olur bizi zatına aşık eyle!
?Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabîb Kılma dermân kim helâkim zehri dermândadır.
("Ey tabib! Aşk derdiyle başım hoş benim; yaramdan el çek sen. Bana derman hazırlama ki senin merhemlerin benim ölümüm sayılır.")
diyen şairimiz Fuzûlî gibi yanmayı bizlere nasip eyle. Bizi bu aşktan mahrum bırakırsan, biz nasıl dayanırız sensizliğe? ?Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim. Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi?? diyen Şems Hazretleri gibi yanmaya talip olduk.
Derdimiz büyük, yanmaya talibiz Ey Sevgili!
Hacı Bektaş-ı Veli derdimizi ne güzel anlatmış vesselam:
?Dostumuzla beraber yaralanır kanarız Her nefeste aşk ile Yaradan´ı anarız Erenler meydanına vahdet ile gir de gör Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız?
Selam ve Dua ile? Allah´ın selamı ve bereketi üzerimize olsun?
Erzurum
22.11.2024