Evlilik Hayatının Alışkanlığa Dönüşmesi
Evlilik hayatının alışkanlığa dönüşmesinde aslında bir çok sebep ve etken vardır. Tabiki bizler bu sebepleri ve etkenleri günlük yaşantımızda, bir çok yerde de kullanıyoruz. Belkide farkına varmadan, geçip gidiyoruz. Evlilik hayatındaki bu monotonlaşma karşılıklı bireylerin birbirlerine gösterdiği sevgiyi, saygıyı ve değeri biçer. Bunların yanı sıra sosyalleşmede büyük bir etkendir. İnsanların evlilik hayatının alışkanlığa dönüşmesindeki bir diğer etken ise iş hayatıdır. İnsanlar bazen kariyeri pahasına evliliklerini, evliliklerindeki sorumlulukları unutabiliyor. Belkide unutmaktan ziyade daha fazla üstüne düşemiyor diyelim. Zaman, zaman oturup düşündüklerinde belkide yaptıkları hatayı anlayıp, düzeltmeye çalışıyorlar. Tabiki burada önemli olan etken istektir. Her şeyin başı güvendir ya bu hayatta, aslında istekte bir o kadardır. Evet, bir evliliğin monotonlaşmasında ilk ele alınacak sebepler, sorumluluklardır. Velhasıl sorumlulukları anlatmadan önce önemli bir şeye değinelim.
Evlilik dediğimiz zaman aklımıza gelecek ilk kelime ? karşılıktır? Neden karşılıktır? Eğer eşiniz size irtifaat edip, şiir okuyorsa ve bu söylediği şeylerden siz hoşnut oluyorsanız sizde eşinizi mutlu etmeyi, onu şaşırtmayı düşüneceksiniz. Bu düşünce nereden geldi derseniz; Mutlu olduğunuzdan, hoşnut olduğunuzdan, değer verildiğini anlandığınızdandır. O yüzden bir ilişkide, evlilikte karşılık üzerine kurulmuş bir kavramdır. Eğer karşılıklı ise her şey olumlu ve pozitif ilerleyecektir. Velhasıl tek yönlü ise malesef olumsuz ve negatif ilerleyecektir. Haliylede sevgi, saygı ve değerde azalacaktır. Bunların azalması, bir ilişkinin monotonlaşmasına rahatlıkla örnek verilebilir. Şimdi ise evlilikdeki sorumluluklara yer verelim. Sizlerde bir kuşku ve endişe oluşmasın hemen. Sorumluluk dediğimizde aklımıza zor ve yapamayacağımız bir şey gelmesin sakın. Tam tersine istekli ve yapabileceğimiz bir şey gelsin ki her şeyden zevk alarak, hoşnut olarak yapalım. Anahtar kelimeyide unutmayalım. ? değer? eşimize değer verirsek evliliğimiz kesinlikle ama kesinlikle alışkanlığa dönüşmez, sıradanlaşmaz ve ömrümüzün sonuna kadar huzurlu ve mutlu dolu geçer. İki haftada bir eve gelirken eşinize bir demet çiçek almak sizce zor mu? Elbette değil. Çiçek deyipte geçmemek gerekir. Eşimiz o çiçeği gördüğünde sizce neler hisseder, aklından neler geçer. En basit cevap olarak; Gerçekten değer verildiğini, sevildiğini anlar. Evet göründüğünde çok basit ve sıradanmış gibi olan bir demet çiçek, aslında ne kadar önemli ve paha biçilemeyen bir şeymiş değil mi? Eşinize değer vermek demek, onun sizin yanınızda hep olması ve durması demek. İşten geldiğinizde yorgun olabilirsiniz, dinlenmek isteyebilirsiniz. Bunlar sizlerin çok doğal hakkı. Velhasıl oturuyorken, televizyon izliyorken eşinizlede muhabbet edebilirsiniz.
Eşinizden kahve yapmasını rica edip, onunla biraz oturup zaman geçirmeniz onu dünyanın en farklı ve en değerli kişisi yapacaktır. Evet, dışarıdan bakıldığında çok basit ve anlamsızca duran ?muhabbet? etmek aslında bir o kadar özel ve anlamlıdır. İnsanlar muhabbet ederek rahatlar. İnsanlar muhabbet sırasında hayaller kurarak, yaşarlar. O yüzden bir evliliğin alışkanlığa dönüşmemesi için yapmanız gerekenler aslında çok basittir. Sadece biraz oturup düşünmeniz gerektiğini anlamanızdır. İki haftada bir, bir demet çiçek almak. Akşamları işten geldiğinizde eşinizle muhabbet etmek, eşinizle mutfağa girip ona yardımcı olmak sıradanlaşmayı katiyen öneler. Her ay ya da belirli aylarda baş başa bir yemeğe çıkmak onu çok farklı birisi yapar. Belkide birazda geçmişe dönüp, gençlik yıllarınızda yaptığınız şeyleri evlilik hayatınızda yapmanız gerektiğini anlamış olmanızdır. Malesef evlilik sorumluluk gerektiren bir kavramdır. Evliliğinizin monotonlaşmaması için evliliğinize bir heyecan katın. Sıradanlaşmaması için hep bir yenilik içinde olun. Umarım bazı şeyleri sizlere dile getirebilmişizdir? Aşk dediğimiz zaman aslında aklımıza devasa bir şey gelmelidir. Çünkü aşk çok derinlere inebilen, duyguları ve hisleri yönetebilen bir kavramdır. Aşk bünyesinde bir çok etkeni barındırır. Bu etkenler aslında sevgi, saygı, üzüntü, hasretlik gibi bir çok konuyu ele alır. Herkes aslında aşık olamaz. Gerçi aşık oldum sanar, olamaz. Çünkü aşkı yaşayabilmek için doğru insanı ve doğru zamanı bulmak gerekir. Bir çok insan bunun farkında değil ya da farkında olmadan kendini kandırıyor diyelim. Evlilikte dediğimiz üzere ?karşılık? aslında aşkda da önemlidir. Aşkta, yeni yeni duygular, yeni yeni hisler öğreniyoruz. Belkide ilkleri yaşıyoruz. Bunlara örnek vermek gerekirse; Karşınızda duran kişiye bakarak heyecanlanmanız, onun karşısında dilinizin tutulup bir şey konuşamamanız. O kişinin yanınıza geldiğinde aklınızda beliren her şeyin uçup gitmesi gibi şeylerin belirmesi. Aşkta yaşayacağımız bir çok etken vardır, bu etkenden bir örnek; Öpüşmek. Bir diğer örnek ise her buluşmanızın aynı yerde olması, her geçen gün neredeyse aynı şeylerin yaşanması bir aşkın sıradanlaşmasına ve monotonlaşmasına rahatlıkla el verebilir. Aslında aşk denildiğinde yenilikçi ve hayalperest birisi gelmeli aklımıza. Çünkü hayalperest denildiğinde her şeyi düşünebilen ve belkide uygulayabilen birisi gelir. Ya da hayalleriyle karşısındaki kişiyi bambaşka bir dünyaya yolculuğa çıkarabilir.
Aşkın sıradanlaşmaması için bazı şeyleri sık yapmaktan kaçınmak gerekir. Bunlar nelerdir; Her hafta sinemaya gitmek gibi ya da oturup muhabbet etmek gibi. Bir heyecan ve merak uyandırabilecek şeyler yapılmalı ve düşünülmeli. Şu mantığı asla aklınızdan çıkarmayın; Sevdiğiniz bir diziyi izliyorsunuz ve dizi bitiyor. Hemen diğer hafta yeni bölümünü bekliyorsunuz. Hemen kendi bilinçaltınızda hayaller kuruyor ve merak ediyorsunuz. Acaba diğer hafta ne olacak? Acaba diğer hafta nasıl bir olay ortaya çıkacak diye düşünmenizdir. Bir aşkda böyledir. Merak, heyecan ve yenilik? Sevgi, paha biçilemeyen sevgi. Parayla alınamayan, değiştirilemeyen özel bir şeydir. O öyle bir şeydir ki insanı tamamen bambaşka birisi yapar, o yine öyle bir şeydir ki insan psikolojisini tamamen etkileyip, insanın ruh sağlını bozan bir etkendir. Sevgiyi koruyabilmek, kollayabilmek gerçekten emek ve çaba gösterilebilen bir şeydir. Sevginin sıradanlaşmaması için mesafeli olabilmek gerekir. Karşımızdaki insanı katiyen sıkmamak gerekir. Bunu nasıl başarabiliriz; Her gün seni seviyorum demek yerine, onu sevdiğinizi gösterebilecek şeyleri yapmanızla. Sevginin sıradanlaşması, her gün ona irtifaat etmek. Her gün ona sevdiğinizi gösterebilmek, her gün amaçsız şekilde muhabbet etmek gibi etkenler sevginin sıradanlaşmasına örnek verilebilir. Bu örnekler sevgiyi gerçekten bitirir ve bir ilişkiden soğuması için gerekli işlemleri yapar. O yüzden her şeyi dozuna göre yapmak gerekir. Her şeyi yerine ve zamanına göre uygulamak gerekir?
Kocalık görevlerinin sıradanlaşmasında ki en büyük etken, fazlasıyla sosyal olamamaları ve kariyer hayatlarına yoğunluk vermeleridir. Aslında kocalık görevleri dediğimiz zaman daha doğrusu sorumlulukları dediğimiz zaman, para ve eve geçindirmek gelir aklımıza. Aslında bu iki sebep kocalık görevlerinin sıradanlaşmasına rahatlıkla örnek verilebilir. Sıradanlaşmaması için yapılabilecek etkenler; Her geçen gün farklı şeylerle uğraşmaları sıradanlaşmayı rahatlıkla önleyebilir. Bunlara örnek vermek gerekirse; Gezmek, muhabbet etmek, erkek arkadaşlarıyla zaman geçirebilmektir. Bunların yanı sıra, çocuklarıyla zaman geçirmeleri kocalık görevlerinin bir diğer olumlu örneğidir. Çocuklar, çocuklar aslında herkes için çok önemlidir. Hele ki babalar için. Sıkılmanızı ve bunalmanızı çocuklarınızla zaman geçirerek rahatlıkla gidebilirsiniz. Onlara baktığınızda desarj olursunuz. Telefonun sarj olması gibi. Elbette bunları hep yapmaya başladığınızda alışkanlığa dönüşeceksiniz. O yüzden yapmanız gereken, oturup düşünmenizdir. Alternatif yolları aramanızdır. Kendinizi tatmin ve hoşnut edebilecek şeylere yönelmenizdir. Bunlara; Kamp eklenilebilir, seyehatler eklenilebilir. Bu gibi şeyler sizleri rahatlatacak ve huzurlu yapacaktır?
Kadınlık görevlerinin monotonlaşmasında ki en önemli etken, kendilerini köle gibi hissetmeleridir. Yani; Haftanın neredeyse her gününü evde geçirerek ve bu zamanını temizlik ve bulaşık yıkayarak geçirmeleri, yemek hazırlayıp, ütü yaparak geçirmeleri kadınlık görevlerinin bezmesine rahatlıkla örnek verilebilir. Sosyalleşmek onlar için bir ferahlıktır açıkcası. Akşamları bir saat yürüş yapmak bile onlar için yeterlidir aslında. Yapılması gereken değer verilmelidir. Sadece kendi çıkarları ve hoşnutları için çabalamamalarıdır. Kendilerini bir kadınmış gibi hissetmek istemeleridir aslında. Bir insan her gün aynı şeyi yaparsa sıkılır, bunalır ve belkide psikolojik sorunları baş gösterir. Bunların olmaması için farklı şeylere yönelmek en ideal etkendir?
Erzurum
22.11.2024