Sedat Peker Yazdı!... CHE GUEVERA´NIN FOTOĞRAFLARINI ÇIKARDIKLARI YERE TEKRARDAN BEN ASTIRDIM
Kıymetli Dostlarım,
Bazı arkadaşlarımız son günlerdeki yazılarımda aşırı sol düşünceye karşı gereksiz yere düşmanlık yaptığımı belirten e-postalar göndermişler.
Ben elimden geldiğince yaşanan olaylardaki durum tespitlerimi ortaya koymaya çalışıyorum. Bu olaylarda aşırı solun üstlendiği misyon, anlattığım biçimde gerçekleştiği için mecburen o şekilde yazmak zorunda kaldım (Diğer türlü yapsaydım bu adil bir davranış olmazdı.).
1998 senesinde Bayrampaşa Cezaevi´ne ben gelmeden önce cezaevinin tamamına terör örgütleri hakimdi(Bütün cezaevini etkileri altına almışlardı.). Cezaevinde kalmış olduğum 4-5 aylık süre zarfında, adli mahkumların kaldığı blokları, yani binlerce mahkumu onların etkisinden tamamen çıkarmayı başarabilmiştim. Ancak terör örgütlerinin ve uzantılarının basındaki arkadaşları sayesinde birçok gazetede manşetten, SEDAT PEKER´in Bayrampaşa krallığı tarzında yazılar çıkmasını sağlayarak bir de haberlere, cezaevinde kendime kokoreç makinası getirtmişim geyiğini ekleyerek gündem oluşturmayı başardılar (O dönem Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü, basında çıkan bu haberlerin baskısına dayanamayarak beni Kırşehir cezaevine nakil etmişti.).
Kırşehir Cezaevi´ne gitmeden birkaç gün önce şöyle bir şey düşünmüştüm; bu cezaevinde şükürler olsun ki yaptığım davranışlardan dolayı beni sadece kaliteli davranışlarımla hatırlayabilirler. Beni eleştirebilecekleri tek bir konu vardı. O da cezaevi maltasına çıktığım zaman her koğuş benim yanımda olduklarını göstermek amacıyla ve de güvenliğimi sağlamak niyetiyle koğuşlarından onar kişiyi yanıma katıyorlardı. Tabi ki bu şartlarda cezaevi müdüriyetine giderken bile maltanın son bölme kapısına geldiğimde yanımda ve çevremde yüzlerce arkadaş birikmiş oluyordu.
Akşam saatlerinde koğuşta şu an Sivasspor´un Başkanı olan akrabam Mecnun Başkan´a, ben bu gece tek başıma aşağıdaki bloğa gideceğim. Bu çok tehlikeli bir davranış olacak ancak ben Kırşehir Cezaevi´ne gittikten sonra arkamdan hiç kimsenin dedikodu yapma şansı kalmayacak dedim. Kendisi bir saat boyunca gitmemem için ısrar etti (Fikrimin değişmeyeceğini bildiği için de en sonunda pes etti.).
Genelde terör örgütlerine yakın olan B bloğa benim tek başıma inmem, o günkü şartlarda hiçbir canlının düşünmesi mümkün olmayan bir şeydi. Koğuştan duamı ederek ve tabiki kendimi koruyacağım eşyalarımı yanıma alarak maltada yürümeye başladım (Beni ilk gören gardiyanın şaşkınlığını halen daha hatırlamaktayım.).B bloğa indiğimde bloğun en sonundaki KARADENİZLİLER´İN koğuşuna hemşerim olan Remzi Abi´nin yanına gittim (Bir tek o koğuş örgütlerin etkisi altında olmayan bağımsız bir koğuştu). Malta boyunca yürürken beni görenlerin gösterdiği şaşkınlığı kameraya çekme imkanım olsaydı,inanın ki dünyada en çok izlenen görüntüler mutlaka bunlar olurdu.
Hemşerim olan Remzi (Özçelik) Abi´nin şaşkınlığı geçtikten sonra,kendisiyle biraz muhabbet ettik. Ben müsade isteyince güvenlik için yanımda gelmek adına çok ısrar ettiler. Onlara da bunun asla mümkün olmadığını söyledim. Ordan çıktıktan sonra fırın koğuşu olarak bilinen, ancak yeri hiç kimsece doğruca bilinmeyen (benimde bilmediğim) bir koğuş olduğunu öğrenince, hazır gezmeye çıktım, buraya da uğrayayım diyerek cezaevinin en altındaki ıssız bir yerdeki (diğer koğuşlara göre) fırın koğuşuna gittim.
Ben koğuşa girince bütün mahkumlar birden çok şaşırdılar. Vedalaşmaya geldiğimi bir çay içeceğimi söyledim. Beni ordaki en düzgün locaya oturttular. Ancak oturtmadan önce locadan orta boy bir tabloyu çıkartırlarken gördüm. Dikkatimi çektiği için o tabloyu görebilir miyim? Dediğimde önce göstermek istemeseler de sonra Che Guevara resmi olan tabloyu gösterdiler.
Onlara tabloyu yerlerine asmaları için rica ettiğimde önce şaşırdılar. Sonra paniklediler. Sonrasında inanmak istemediler. Ben tekrardan ısrar ettim ve tabloyu bölmenin içindeki yerine astırdım. Daha sonrasında onlara Che Guevara ´nın ilk gençlik yıllarındaki Güney Amerika´da yaptığı motorsiklet seyahatlerinden bahsettim. Hayata dair fikirlerinin büyük bir bölümünün bu seyahatle filizlenmeye başladığını anlattım. Verdikleri mücadeleleri, Küba´da gerçekleştirdikleri devrimi ve devrimin hemen akabinde Che Guevara ´nın hem Sağlık Bakanlığı hem de Merkez Bankası Başkanlığı görevini yürüttüğünüde anlattım.
Tabi ki fırın koğuşunda olan bütün mahkumlar,büyük bir hayret içerisinde dinliyorlardı. Sohbetin devamında Afrika´daki 3.Dünya ülkesi olarak geçen ülkelere, devrimi yaymak için devlet yetkilisi olarak yaptığı ziyaretlerden bahsettim. Devrim´in tüm dünyada gerçekleştirilebilmesinin bu yolla olacağına olan inancını yitirdiğinde,tekrardan gerilla mücadelesi vermek için Bolivya ormanlarına gidişini ve orda vefat edişini anlattım.
Sonrasında ise fırın koğuşunda yatan mahkumlara,Che Guevara gerçek bir mücadele adamıydı, bu yüzden hangi siyasi görüşten olursa olsun her insan ona saygı duymalıdır. Bu yüzden koğuşunuza kim gelirse gelsin bir daha asla Che Guevara´nın resmini indirmeyin demiştim.
Beni aşırı sol görüşe karşı adaletsizlikle suçlayanlar şunu aklından çıkarmasınlar. BEN ASLA ADALETSİZLİK YAPMAM. Yaşanan neyse, öngörüm neyse, onu anlatırım, ne bir eksik ne bir fazla?
BİR UMUTTUR YAŞAMAK
Erzurum
01.11.2024