Sultan Alparslan ve kahraman Türk askerinin Malazgirt’te Bizans ordusunu hezimete uğratarak Anadolu’nun kapılarının milletimize açılmasına vesile olan Malazgirt Zaferi’nin 952’inci yılını kutlamanın gururunu yaşıyoruz.
Malazgirt Zaferi, sadece Türklerin tarihinde dönüm noktası değil hem İslâm tarihinde hem de insanlık tarihinde tarihin akışının ve yönünün belirlendiği büyük bir dönüşümün milâdıdır.
Bayrak Şâirimiz Arif Nihat Asya’nın dile getirdiği gibi:
Bir cuma sabahı Allah’a karşı,
Malazgirt’te elli dört bin er,
Söylediler en güzel marşı;
Allahû Ekber, Allahû Ekber.
Anadolu’nun ebediyete kadar Türk Yurdu olarak kalmasını sağlayacak olan 26 Ağustos 1071 tarihindeki Malazgirt Zaferi, İslam dünyasında sevinçle karşılanmış ve bu zafer ile birlikte atalarımızın asırlar süren var olma mücadelesi 4 kıtaya yayılarak büyük bir imparatorluk halini almıştır.
Bu zaferle, tarihin her döneminde büyük medeniyetlere beşik olan Anadolu, bir Türk yurdu olarak adalet, barış ve hoşgörü medeniyetine kapılarını açmış, Sultan Alparslan ve askerlerinin hepimize miras bıraktığı Malazgirt ruhu bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi kardeşçe, sımsıkı birbirine bağlamıştır.
Geçmişimizdeki birlik, beraberlik ve dayanışma ruhunun ebediyen devam etmesi dileklerimle, 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi’nin yıldönümünü en içten duygularımla kutluyor, bu kutlu zafere önderlik eden Büyük Komutan Sultan Alparslan ve şanlı ordusunu ve Anadolu’yu bizlere ebedî bir vatan kılan tüm şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyorum.
